Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şekil, öze galip gelmişti, ama özün anlaşılabilir son atomu bile, Martin'i zevkten sarhoş edecek, güzlerini ihtirasla yaşartacak, sırtını yukarıdan aşağı soğuk ürpertilerle kaplatacak kadar mükemmel bir yapı içinde ifade kazanmış olduğuna göre, buna şeklin zaferi demek de doğru olmazdı. Altıyedi yüz mısralık upuzun ve sanki başka bir dünyanın, eseriymiş kadar hayat verici, fantastik bir şiirdi. Müthiş, imkansız bir şeydi bu; ama buna rağmen işte burada, kâğıt sayfaların üstüne siyah mürekkeple karalanmış olarak duruyordu. Şiir, insanı ve insanın ruh araştırmalarını sonsuz sınırları içinde ele alıyor ve en uzak güneşleri, en uzak gökkuşağı ışıklarını delil göstermek için fezanın uçurumlarını iskandil ediyordu. Nefesi yarı yarıya sönmüş, atışları gitgide hafifleyen kalbi bir kuş gibi çırpınan, ölmekte olan bir adamın kafatası içinde çılgınca eğlenen bir hayalın delice cümbüşüydü bu. Şiir muhteşem bir ritim içinde, değişmez bir mücadelenin soğuk gürültüsünden, hücuma geçen yıldızlar ordusuna, birbirini sıkıştıran soğumuş yıldızlardan, karanlık boşlukta parıldayan nebülözlere uzanıyor ve bütün bunların arasından, gezegenlerin uğultusu, sistemlerin çatırtısı içinde, insanoğlunun gümüş bir mekiğin sesi gibi hafiften hafife, ama hiç eksilmeksizin tınlayan huysuz sesi duyuluyordu. Martin sonunda konuştu: — Edebiyat dünyasında buna benzer bir tek satır bile yoktur. Harikulade! Harikulade!
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.