Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Senâhan ve Kurabiye Kokusu
Yol bir türlü bitmiyordu... Aslında sonsuza dek sürse de inmeye hazır hissetmiyordum. İlk nasıl başlamalıydı? Durgun mu? Neşeli mi? Belki de ilk andan benim bir hayâl kırıklığı olduğumu düşünecekti. Hattâ beş yıldır görmeyi beklediği ben miyim, şüpheye düşecekti. Önce hiçbirşey olmamış gibi gözlerini kaçırıp konuşmayı sürdürecek, sonra beni tekrar otogara bırakmak için dakikaları saymaya başlayacaktı... Gözlerim endişelerimin nihayetsiz çığlığına kulak tıkarcasına uzaklara daldı. Uğuldayan sessizliğe muavinin; -İçecek birşey alır mısınız? cümlesi son verdi. -Kahve lütfen.Dedim. Kalbi yüzünde çarpan biriydi.Yanımda uyuyan hanımı işaret ederek ; "Ablanız birşey ister mi? dedi. Afalladım, ablam demeye kalmadı, yanımda ki hanım uyandı. -Çay varsa alırım, dedi. Gözkapaklarında külçeler varmış gibi, güçlükle kaldırdı kirpiklerini, bana döndü ve içtenlikle gülümsedi. Sanki içinde ki evden pencereler bir bir açılmış ve uyuya kalan onlarca insan güneşin tadını çıkarıyordu. An be an kalabalıklaşıyor, adeta yanımda bir şehrayin başlıyordu. Saçlarını toparladı. 40 yaşlarında vardı. Çantasından özenle hazırladığı kurabiye kutusunu uzattı. -Üzümlüler harikadır, dedi. -Aldım ve gülümseyerek teşekkür ettim. -Yolculuk dedim, sorum bitmeden - Ankara'ya dedi. Sen? - Ben de dedim. - Biraz gerginiz sanırım dedi. - Demek hemen anlaşılıyor? Dedim. - Sadece gülümsedi ve sustu. Bu sessizliği bana çok iyi gelmişti.Sorarsa nereden başlayacağımı bilemiyordum.Ondan bir yabancı gibi söz etmek canımı yakıyordu. Ama öyleydi.İnsan babasını 20 yıl sonra.... Neyse... Uzun uzun sustuktan sonra, yeniden o şefkatli bakışlarını bana çevirdi ve anlatmaya başladı. - Ben ingilizce öğretmeniyim. Mersin'de yaşıyorum.Adım Senâhan. Adı o kadar güzeldi ki,yine de o zarafetle dolu ûslubu ve içtenliği ifadeye yetmiyordu.O konuştukça içimde büyüyen kesik hissedilmez oluyordu... Devam etti. - Hiç çocuğum olmadı, bu yüzden evliliğim bitti. Eşime çok aşıktım ama boşanma davasını açan bendim. Doktorum sizin hiç çocuğunuz olmayacak dediği gün. Boşanma dilekçesini verdim. Gözleri dolu dolu olmuştu, o kadar gerçekti ki duyulmayan hıçkırığı, ona sarılıp ağlamak istedim. - Sonra başka biriyle evlendi, 2 oğlu oldu. Acısı çok tazeydi. Yaşını göstermiyordu bazı acılar. Konuyu değiştirmek için, su ister misin ablacım dedim. -Teşekkür ederim, dedi ve devam etti. - Neyse, annemlere taşındım.Bir gece üst katta yaşayan japon öğrencinin çığlık çığlığa kapıyı tekmelediğini duyduk.Koştuk.Gözleri kıpkırmızı olmuştu.Japonca birşeyler anlatmaya çalışıyor, korkunç birşey görmüş gibi ağlıyordu. İçeriye aldık, su içirdik sakinleşti, ingilizce birşeyler sordum ama panikten beni duymuyordu. Eve götürüp iyi olduğundan emin olduk.Uyuduk, birkaç saat sonra büyük bir gürültü duyduk ve yine koştuk.Japon komşumuz kanlar içinde apartmanın altında yatıyordu. Birkaç saat evvel canlı kanlı karşımda duran, gençliğinin baharında bir çocukcağız, gözlerimiz şaşkınlığımızın vahametine ve o dehşetli anların tesirine hiçbir vakit bütünüyle inanmayacak sanırım. Elim ayağım titreyerek babasını aradım, bereket ingilizce biliyordu ve telefonda karşılıklı ağlaştık.Sonra ailesi Japonya'dan cenaze işleri için Türkiye'ye geldi. Maalesef ne cenazeyi götürebildiler, ne de buraya defnetmeye izin verildi. Günlerce bürokratik görüşmeler sürdü. Emniyette ve diyanette gece gündüz iknaya çalıştık, ben tercümanlık ettim, elimden geldiğince.Bir baba için biricik evlâdının intihar ettiği apartmanda kalması mümkün değildi, öğretmen arkadaşlarım imdadıma yetiştiler.Allah hepsinden razı olsun.Zavallı babanın ızdırabı hiç dinmedi, günlerce mezarlığın başından ayrılmadı.Emniyet hâlâ bu intiharın altında yatan gerçekleri tümüyle çözebilmiş değil.O gencin korktuğu şey neydi, bize ne anlatmaya çalışıyordu, hepsi birer muamma. Şimdi ben o japon gencin mezarını yaptırmaya gidiyorum.Biraz birikmişim vardı, sadece bir isim koydular başına, güzel bir mezarlık yaptırıp üzerine çiçek tohumları serpeceğim... Gözlerim dolu dolu soluksuz dinliyordum. Bir saat içinde hayata bakışım tümüyle değişmişti. İçimde ki sonsuz cehennemin ateşi solmuştu adeta, boğazımda ki düğüm ilk kez serinlik ve inşirahla beni terkediyordu. Muavin, Aşti'de inecek yolcuların hazırlanmasını, bir anonsla bildirdi. Senâhan Hanım'ın numarasını aldım ve o mezarlığı ziyaret etmek istediğimi söyledim. Çocuklar gibi sevindi sarılarak vedalaştık. Benim için o artık kâdim bir dosttu, Allah'ın yardım eliydi.O'nun 'Ya Kulum' deyişiydi. Otobüsten indiğimde ışıldayan gözlerle bana kollarını açan babama öyle sarıldım ki, 5 yaşında bıraktığımız yerden sonsuza dek sürsün diye dua ettim ve ömrümün en lâtif gününün ilk dakikaları başlamıştı...
··
16 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, kendi hikayeniz Senahan öğretmenin gerisinde kalsa da ikisi de ayrı dokunaklıydı.
Eylül Türk okurunun profil resmi
Teşekkürler Erhan Bey, kıymetli nazarınız bana şevk verdi... :) Emeğiniz ve gayretiniz büyük, Rabbim razı olsun...
Hatice okurunun profil resmi
Balkonda serin serin otururken bu sıcacık öykü bu gecemi şenlendirdi Eylül hanımcığım.. Bir Aşti macerası da benden gelecek inş. O otobüs Ankara ya geliyor ve Kayseriye uğrayıp gidecek Hataya artık :)
Eylül Türk okurunun profil resmi
Hevesle bekliyorum Şimâl :) Geceniz şiir olsun.
Bu yorum görüntülenemiyor
İkbal Ç. okurunun profil resmi
Çok güzel olmuş hüzünlendik akşam akşam..
Eylül Türk okurunun profil resmi
Eyvallah olsun, yüreğiniz elem görmesin.
Liliyar okurunun profil resmi
Çok güzel, duru bir anlatım olmuş. Kaleminize sağlık. :)
Eylül Türk okurunun profil resmi
Zaman ayırıp okuma inceliği gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.