Gönderi

Merleau-Ponty Algının Fenomenolojisi'nin "Duyumsama" bölümünde duyumsayan-duyumsanan, algılayan-algılanan ilişkisini, uyuyan kişi ile uyuduğu uyku arasındaki ilişkiye olan ben­zerliğini vurgulayarak açıklar . Uyku uyuyan için, yaşanan deneyimin üstüne dönmeyi içeren refleksif tavırdan büsbütün uzak bir haldir. Doğal algı da bir tür uykuya benzer. Doğal algı refleksif tavır­la birlikte ortadan kalkar, çünkü bu yaşantı algıya inanarak gerçekleşir. Merleau-Ponty algının izini, "algısal inanç" kavramına dayanarak ve algının yaratıcılığını vurgulayarak sürer. Algının refleksif tavra tâ­bi tutulmaması gereken eşzamanlılığını göz ardı ederek, algılamayı ve dünyada olmayı birbirini takiben gelişen iki safha olarak kurgulayacak olursak, Descartes'in Tanrı'sı misali, algının bizi her an yeniden yarattığını, yaratmayı bir an için olsun bıraksa her şeyin alt üst olma­sının kaçınılmaz olduğunu, bizim de algıyla dünyayı her an yeniden yarattığımızı söyleyebiliriz. Bununla birlikte, algılayanın algıya sahip olduğunu düşünmek doğru değildir. Algım bendedir ama bana ait değildir, çünkü dünyaya girişimiz, dünyada oluşumuz anonimdir.
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.