Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Nâzım Hikmet'in, Atatürk'e Yazdığı Fakat Ona Ulaştırılmayan Mektubu;
"Biraz uzun olabilir fakat bilmeyenler okumalı. 5 dakikanızı ayırın lütfen." 1937 yılında genç bir Harbiye öğrencisi, “hayran olduğu üstadı Nâzım Hikmet’i" ziyarete gelmişti. Öğrenci gittikten sonra' Nâzım'ı aldı bir kuşku. O genci polis göndermiş olabilirdi! Yoksa kendisine bir tuzak mı kuruluyordu? Heyecanlı yapısıyla hemen telefona sarılıp Emniyet Müdürlüğü'nü aradı. Öğrenciyi boşuna gönderdiklerini, kendisine tuzak kurma oyununun farkında olduğunu söyledi. İşte bu telefon, ünlü 1938 Harp Okulu davasının temelini oluşturdu ve Nâzım "Askeri isyana teşvik” suçundan uzun yıllar boyunca hapis yattı. Oysa bu suçlamayla uzaktan yakından ilgisi yoktu: Hapishaneden Atatürk’e şöyle bir mektup yazdı: "Türk Ordusu'nu ”isyana teşvik” ettiğim iddiasıyla 15 yıl ağır hapis cezası giydim. Şimdi de Türk Donanması’m “isyana“ teşvik etmekle töhmetlendiriliyorum. Türk inkılabına ve senin adına ant içerim ki suçsuzum. Askeri isyana teşvik etmedim. Deli, serseri, mürted, satılmış, inkılap ve yurt haini değilim ki bunu bir an olsun düşünebileyim. Askeri isyana teşvik etmedim. Senin eserine ve sana, aziz olan Türk dilinin inanmış bîr şairiyim. Sırtıma yüklenen ve yükletilebilecek hapis yıllarını taşıyabilecek kadar sabırlı olabilirim. Büyük işlerinin arasında seni bir Türk şairinin felaketi ile alakalandırmak istemezdim. Bağışla beni. Seni bir an kendimle meşgul ettimse, alnıma vurulmak istenen bu "inkılap askerini isyâna teşvik“ damgasının ancak senin ellerinle silinebileceğine inandığımdandır. Başvurabileceğim en inkılapçı baş sensin. Kemalizm'den ve senden adalet istiyorum. Türk inkılabına ve senin başına ant içerim ki suçsuzum." *** Bu mektup yazıldığında Atatürk Dolmabahçe Sarayı'nda son günlerini yaşıyordu. Mektup “Gelen evrak" listesine kaydedildi ve Nâzım'm yakını olan Ali Fuat Cebesoy tarafından Atatürk'e verilmesi ricasıyla, hastanın yanına girip çıkabilen Şükrü Kaya'ya iletildi. Ama o mektup hiçbir zaman Atatürk'e verilmedi, zaten bir Nâzım düşmanı olan Şükrü Kaya engel olmasaydı Nâzım büyük bir ihtimalle bağışlanacaktı. Çünkü Mustafa Kemal'in bağışlayıcı bir kişiliği vardı ama Şükrü Kaya'ların acıması yoktu.
Sayfa 25 - Bavul Dergisi, Sayı: 36, Zülfü Livaneli: Atatürk ve Nâzım HikmetKitabı okudu
··
17 görüntüleme
Murat Ç okurunun profil resmi
Ne olursa olsun. İsterse nefret etsin isterse sevsin. Ona gönderilen bir mektup nasıl iletilmez ya. Yıllardır anlamlandıramadığım konulardandır. Kraldan çok kralcı olanların insanlara verdiği zarar ne kadar fazla değil mi...
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.