Hallac’ta en çok dikkati çeken yön, onun Tanrı iradesine bu
derece canh iştirakidir. Tanrı, hiç şüphe yoktur ki, ulaşılması
mümkün olmayandır. Yaratılanın her boyutunun üstündedir.
Yücedir. Her şeyden münezzehtir. Lahuttur, bütün zamanlardan
ve her yaratılmıştan önce vardı ve dolayısıyla ulaşılması mümkün
değildir. Fani insanı O’ndan ayıran, ezeliyet öncesidir. Fakat Hallac’ın
telkin ve tecrübesine göre, lahut olan Tanrı’nın bir de nasut
(insanlık) tarafı vardır ki, bu Âdem’in yaratılmasında tecelli
etmiştir. Bu yüzden Âdem karşımıza, Tanrı’da saklı n asu tu n u n
aynası olarak, “hüve hüve” (o, o) şeklinde çıkmaktadır. Hallaç,
sık sık zikredilen bir beytinde şöyle demektedir:
Ben, O’yum, benim sevdiğim O,
ve O, benim sevdiğim O, Ben’im.
Bunun mânâsı da şudur: “Tanrı ezelî nazarı ile ezelî suretini
temaşa etmektedir.”