Dünya, benim deneyimlerim ile başkalarının deneyimlerinin eklemlendiği yerdir. Ben ve başkaları, tek bir dokuya atılmış farklı düğümler gibiyizdir. Deneyimin kendi dışındalığı, başkalarının deneyimi ile benimkinin bir kesişim halinde olması sonucunu doğuracaktır. Başkasının yaşantısına, benim yaşantımın bir tür ikiye katlanmasıyla ulaşırım. Nasıl ki bedenimin iki yönü birbiri üzerine katlanmışsa, başkasının yaşantısı da benim iç yaşantımda bana katlanmıştır. Tıpkı karşılıklı iki aynanın bir görüntüyü birbirlerinde sonsuzca yansıtmaları gibi, ben ve başkası birbirlerinde tek bir görünürlüğü göreceklerdir. Bir elimle, diğer elime değil de, bir başkasının eline dokunduğumda, aslında ten kendi kendine dokunmaktadır. Gören ile görülen, dokunan ile dokunulan arasındaki döngüsellik, kendi bedenimde bulguladığım bu tersine çevrilebilir ilişki, başkasının bedenini de içine alarak, ben ve başkası arasında bir tür geçişliliğin temelini oluşturacak ve böylelikle bir bedenlerarasılığa ulaşacaktır
Merleau Ponty'nin düşüncesi. Bedenlerarasılık, beni bir yandan şeylere bir yandan da başkalarına bağlar.