Gönderi

Zeki insan kurnaz olmaz, kurnazlar da zeki olamazlar. Çağımızda zeka denince akla ilk gelen insanlardan biri Albert Einstein değil mi? Hep ona gönderme yapıldığı, hep o örnek verildiği için ben de zeka/ kurnazlık arasındaki uzlaşmaz çelişkiyi bir örnek vererek anlatmaya çalışayım: Einstein'ın evrensel zekasından hiç kimsenin kuşkusu yok. Ama ya kurnazlık? Acaba böyle bir kavram bir kez olsun Einstein'ın yanına uğramış mıdır? Acaba bu bilim insanı kuyruğa kaynak yaparak öne geçme kurnazlığını gösterebilir miydi; saf bir insanı dolandırıp parasını alabilir miydi; acaba kendini olduğundan daha değerli, daha zengin, daha önemli gösterebilmek için hinoğluhin planlar kurabilir miydi? Hayır , kesinlikle hayır. Çünkü böyle büyük zekalar, büyük bilim insanları, çağlar ötesine kalacak sanatçılar genellikle saf insanlardır, yaşam acemisidirler. Baudelaire bir şiirinde "geniş kanatlarıyla havada süzülen kartalların, yine bu kanatlar yüzünden yerde yürüyemediği"nden söz eder. Doğrudur. Kafalarında evreni yeniden kuran dehalar, sokak kurnazlığını anlayamazlar bile. Çoğunun otistik gibi görünmesi, topluma ayak uyduramayıp inzivaya çekilmesi bu yüzdendir işte. Stefan Zweig'ın Mantaigne biyografisinin bir bölümünde kullanılan cümle...."Michel de Montaigne 1570 yılında, otuz sekiz yaşında kulesine çekildiğinde, hayatını kesin olarak noktaladığına inanmaktadır. Daha sonra Shakespeare gibi o da her şeyin kırılganlığını, 'resmi makamların insanlara üstten bakışlarını, politikanın cilvelerini, belediye çalışmalarının yol açtığı can sıkıntısını' ve her şeyden önce dünya işlerine karışmadaki yeteneksizliğini açık seçik görebilmiştir. (...) Başkaları mevki, nüfuz ve ün peşinde koşarken, Montaigne'nin bütün çabası artık yalnızca kendisine yöneliktir."
Sayfa 12
··
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.