Önce bir kağıt alın elinize birde kalem. Okudukça eklemeler yapacağınız kağıdın orasına burasına oklar çizeceğiniz bir soy ağacı çıkarın okudukça. Hele de akrabalık ilişkileriniz çok kuvvetli değilse, teyze kimdir, dayı kimdir bilmiyorsanız, kuzen ve yeğen ayrımını yapamıyorsanız işiniz çok zor.
Soyağacını kitabın ortalarına doğru tamamlıyorsunuz tamamlamasına da tam o noktadan sonra işler iyice sarpa sarmaya başlıyor. Bir bakıyorsunuz, hiç bir karakter kendi değil, hepsi birer kabuk. Şişman kız şişman olan değil, güzel olan kadın da güzel değil, hele akıllı sandığın örnek anne var ya .... Çıkardığınız soy ağacını çöpe atabilirsiniz :) Çünkü artık herkes o sığındığı kabuklarını çıkarmaya başlıyor yavaş yavaş.
Ahh Zeynep Kaçar nasıl bir kurgudur, nasıl bir anlatım dilidir bu. Ne vardı okurun içini bu kadar acıtacak, kodlarımıza işlenmiş deliliklerimizi, sırlarımızı, en çokta kabuklarımızı ortaya serecek.
Kimi deliliğini, kimi güzelliğini, kimi de sırf görünebilmek için şişmanlığını kendine kabuk yapan üç kadının öyküsünü yazmış yazar, tek tek okuduğunuzda hayatı üç farklı roman olabilecek kadınları tek bir romanda, aile adını verdiğimiz o bir türlü kıramadığımız kabukta bir araya getirmiş.
Birinci tekil şahsın diliyle anlatıyor üç kadını yazar. Her biri kendi öyküsünü anlatan üç kadın. Susmadan, kelimelerin arasına nokta virgül koymadan, hızlı hızlı, neredeyse tam sayfalık cümlelerle anlatıyorlar ağız dolusu deliliklerini, kaybettiklerini, delice sevmelerini en çokta kabuklarını.
Evet, bazen satırlarca virgül yok nokta yok. İyi ki de yok. Hani bazen sinirlendiğimızde, kendimizi anlatmak için çabaladığımızda hızlı hızlı konuşuruz ya virgül mü koyarız küfürlerimizin arasına o anda. İçimizden kimseler duymadan söylenip dururken annemize, kardeşimize hayata, deliysek hele de zır deliysek noktamı gelir aklımıza. Öyle içten öyle doğal öyle konuştuğumuz gibi yazmış işte Zeynep Kaçar.
Sabit fikir dergisi tarafından 2017 yılının en iyi 50 kitabından biri seçilen Kabuk' un yazarı 1972’de Lüleburgaz'da doğmuş. Oyunculuk ve tiyatro eleştirmenliği eğitimi almış. Dizi ve filmlerde rol alan yazarın bir çok tiyatro eseri de bulunmakta. Ama en çok yazar galiba en azından bundan sonra. Uzun zamandır okuma listelerime alıp alıp çıkardığım bir kitaptı Kabuk. Önce 
Esther. Sema ya yazdım nasıl diye. Okuyun dedi. Sonra 
cicoretti okuyun dedi. İyi ki de dediler teşekkürler :) Ve https://1000kitap.com/uninvited yorumunuzu bekliyorum dedi. Yorumum sevgili umay ; okuyun.... Son bir not; üç kadının hikayesi bu kitap. Sabiha, Sezin ve Füsun. Ama ben Saliha' yı çok sevdim fakat en çokta Muhsin ve Efsunu sevdim galiba...
··
209 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Rica ederim.:) Hayatımızda Saliha gibi insanlar olsa hep keşke. Onlara ihtiyacımız var. Dünyanın ihtiyacı var hatta. Efsun benim de en sevdiğim beni mahveden kişi oldu. :/ Ellerinize sağlık:)
Ben teşekkür ederim. Son zamanlarda okuduğum en ilginç kitaplardan biriydi. Yazılacak ne çok şey var aslında daha :) Evet keşke Salihalar çoğalsa hayatlarımızda ve Efsunlar....
Bu yorum görüntülenemiyor
Kitap birkaç kere karşıma çıkmıştı; fakat ne yalan söyleyeyim bu kitaba gelene kadar pek çok kitap var okunacak dedim ve almadım. Ne kadar anlamlı yorumlamışsınız kitabı, net yorumunuz kitabın içine dalmaya heveslendirdi beni. Kaleminize, duygu dünyanızın açıklığına sağlık.
teşekkürler... Bende öyle defalarca listeme aldım aldım çıkardım :)) Ama şans vermek gerekiyormuş. Çok etkilendim ben, umarım beğenirsiniz sizde
Bu kitabı hak ettiği gibi incelediğiniz için çok teşekkür ederim , ellerinizie, güzel fikirlerinize sağlık, nasıl güzel yazmışsınız. Ve beğenmenize de çok sevindim.
Bu incelemeden sonra okunur herhalde bu kitap☺
Bence yayınlandığı yılın en iyi romanı. Çok beğenmiştim ben. umarım seversiniz.
Ne diyorsun
Benimde aklımda bulunan kitaplardan biriydi. Kitabı da gayet güzelce bizlere açıklamışsınız bende merak uyandırdı :) tez zamanda okuyacağım..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.