Gönderi

Delilirikler, Birhan Keskin
Betonun hüznünden doğdum suyun isyanından güneşin kırılganlığına dokunup geliyorum. Sana söz yakışır, ağzını hazırla. Kırık bir şehir hikâyesinden doğdum, kırk meseleden bardaklar ve demli çaylara dokunup geliyorum. Sana söz yakışır, elma de. Aslı ve Astar’ı olmayan bir hikâyeden doğdum, karşı’lar ve balkonlardan korna seslerine karışıp geliyorum. Sana söz yakışır, ağzını hazırla. O eski hikâye bitti, şaşkınlığımdan doğdum denize düştüm kuruyup geliyorum. Aslında hazin bir öyküdür bu anlatmaya yakışmaz sesiniz yanımdaki bütün sandalyeler boş, alabilirsiniz. Oturunuz. birden, gaseyan…gaseyan…gaseyan. …sonra sarışın kadınlar esmer olup balkonlara çıktılar ben terk ettim beyaz çerçeveli bir fotoğrafı ve dönmedim bir daha. Resmim, zayıf yüzlü, gülümsemeye yakın neredeyse hastane penceresine dayalı ahşap ve toz kokan bir gecede çekilmişti. Gaseyan… yıllar sonra kente çıktım örümcek ağlarının, paslanmış kapıların ardından kente çıktım, yıllardır sallanan bir sandalyenin ardından tozlar içinden, uzaklara ve karalara yazıldığım mektuplardan beyaz çerçeveli bir fotoğraftan, gaseyan. Burkuldum ve ağladım kırmızı bir danstı her şey, oynadım. tenim ve ellerim yoktu kimse görmedi. Kimse görmedi, saçlarım uzamadı yıllardır.
··
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.