Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Alper Canıgüz kendisini ilk olarak "Oğullar ve Rencide Ruhlar" isimli kitabı sayesinde tanıdığım bir yazardır. Bu okuduğum 2. kitabı zaten kitap mekan ve olay örgüsü bakımından ilkinin devamı niteliğinde. Polisiye tarzında yazan ve cinayetleri 5 yaşında olan bir çocuğun sezgi ve zekasını kullanmasıyla çözüme ulaştıran yazar değişik stili ile beni ikinci kez şaşırtmıştır. Benzer yazarlardan Alper Canıgüz'ü ayıran belkide sadece budur. Ancak önceki kitabına eklediğim incelemede de belirttiğim gibi keşke olayı çözen dedektif 5 yaşında bir çocuk yerine yetişkin birisi olsa. Böylece yaratılmak istenen etki layığınca büyük olacak ve hedef isabetle vurulacaktır. Onu bu kurgularıyla Sherlock Holmes gibi dünyaca ünlü bir yazara dönüştürmesini ise zaten söylememe gerek yok... Kitaba gelince... Kitabın ilk bölümünde genç kahramanımızın amcası ölmüş ve hüzünlü bir hava içerisinde gömülmüştür. Ancak amcasının boşanmadan önceki karısıyla alakalı bazı bilgiler edinen dedektifimiz yengesiyle ilgili kendisinden gizlenen bu gizi araştırmaya başlamış son bölümde olay aydınlanmıştır. Ancak bu olay ana konunun yanında okuyucuyu oyalamak için kurgulanmış yan konudur. Ana konu ise yine bir cinayettir. İlk kitapta öğrenmiş olduğumuz bilgilere ek olarak, 5 yaşındaki kahramanımızın yaşadığı mahalleye yeni bir aile taşınmıştır. Ailenin en küçük çocuğu güya özürlü olan abisini boğarak öldürmüş ifadesi alındıktan sonra eve getirildiği gün kapı önünde kahramanımızla tanışmıştır. Anlatılanları dinleyen kahramanımız cinayete pek inanmak istemesede başkalarının doğrulamasıyla gerçeği kabul etmek zorunda kalmıştır. Zaman geçirmeden soluğu ilk kitaptaki tanışığı olan komiser yardımcısının yanında almıştır. Anlatılanlar kan dondurucu olmakla birlikte eksiktir. İşte küçük dedektif bu eksikleri bulmak için kolları sıvayarak çapında olayı aydınlatma adına araştırmalara başlamıştır. Küçük katil ümit(en azından herkes öyle biliyor) ablasının dolduruşuna gelerek abisini boğduğu sırada anne hastahanede, dayı çatıda güvercin uçurmaktadır. Evde başkaca kimse yoktur. Baba yıllar önce memlekette öldürülmüş zavallı aile babanın yakın dostu aracılığıyla İstanbul'a getirilmiştir. Ümitin annesi histerik bir deli daha açık izahıyla mazoşist bir sosyopattır. Çocuklarına işkence yapar ve bundan gizli bir keyif duyar. Ölen küçük çocuğun kötürüm kalması bile onun yaptıkları yüzündendir. Ama bir istisna vardır. Kızlardan safinaz'a el kaldırmaz. Nedeni safinazın babasının öz babasının arkadaşı olan abdullah isminde, onları istanbula getiren adam olmasıdır. Bu adam kızını diğer çocuklardan ayırması için kızın annesine inanılmaz baskı kurar. Safinaz babasının Abdullah efendi olduğunu bilir. Bir gün mutfakta annesi ve Abdullah efendi ile konuşurlerken Abdullah efendiye baba dediği esnada öldürülen özürlü çocuk içeri girmiş ablasını duyarak Abdullah efendiye neden baba dediğini sormuştur. Aldığı hiç bir cevaba inanmayan özürlü çocuk o andan itibaren ablasının hedefi haline gelmiş ve nihayet ablası tarafından elle boğularak öldürülmüştür. Hal böyle iken ümit kobay olarak kullanılmış zaten ölü olan kardeşini çektiği çilelerden kurtulması düşüncesi aklına sokularak yastıkla ikinci kez boğdurulmuştur. Ancak bu elbette sadece bir kılıftır. Dediğim gibi zaten ilk saldırıda abla safinaz delikanlıyı zaten öldürmüştü. Ümitin cezai ehliyeti olaması suçu onun üzerine yıkmak için bir nedendi. Olayı bu şekilde çözen genç dedektif bu durumu safinaz'a onların evinin terasında söyleme hatasında bulunduğunda kız öldürmek için kahramanımıza saldırmıştı. Onu mutlak ölümden güvercinlerden birinin ayağına yazdığı not kurtarmış haberi alan komiser yardımcısı Onur kahramanımızın son anda yardımına yetişmişti. Neticede safinaz tutuklanarak olay çözüme kavuştu. Kitap kahramanımızın amcasının sır dolu yaşamındaki Adalet adındaki kadının kim olduğunun öğrenilmesiyle son buluyor. Meğer adalet kahramanımızın sandığı gibi amcasının gizli aşığı değil öz babasının ilk göz ağrısıdır. Annesinin ortaya çıkmasıyla geri planda kalmış ve babasının yakın arkadaşlarından biriyle evlenmek zorunda kalmıştır.. Anne bunun farkında zaten babayla aradaki mesafenin nedenide kanımca bulur.. Son olarak kitabın son bölümünde ki şu bölümü paylaşmak istedim. "Devinimin olduğu yerde ışık, ışığın olduğu yerde kaçınılmaz biçimde gölge vardır. Hayat ışıkla mümkünse de, hayatın anlamı gölgelerde saklı durur. Zamanın ölü doğmuş çocuklarını görürsünüz karaltıların içinde. Sözcükler, suskunluklar, şarkılar, ağıtlar, yeminler, ihanetler, kahkahalar, gözyaşları, sevinçler, hayal kırıklıkları ve yüzler... En çok da yüzler. Neden söz ettiğimi biliyorsunuz. Bütün aşklar küllenir, bütün babalar ölür, bütün hikâyeler biter. Birinin yıkıntıların nöbetini tutması gerekir; işte o yüzden, biri hariç, bütün çocuklar büyür. Gölgesini kaybeden insan, gölgenin kendisine dönüşür". Vesselam...
Cehennem Çiçeği
Cehennem ÇiçeğiAlper Canıgüz · April Yayıncılık · 20136,6bin okunma
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.