Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

281 syf.
10/10 puan verdi
Cinsel Devrim: Özgürleştirmeyen Özgürlükler
Yaşadığımız dünya bir engellenmeler dünyasıdır. Toplulukla beraber olabilmek için ölene kadar arzu, istek ve fikirlerimizi kısıtlama/gizleme yoluyla yaşarız. Toplum, en küçük birim olan aileden başlayarak "yusyuvarlak bir boşluğa sığabilmek için köşelerimizi törpüleyebilmek" adına çeşitli yöntemler geliştirmiştir. Bütünden kopulmaması
Cinsel Devrim
Cinsel DevrimWilhelm Reich · Payel Yayınları · 2010142 okunma
··
842 görüntüleme
Earthling okurunun profil resmi
Wilhelm Reich okunması gereken yazarlardan zira Freud başta olmak üzere pek çok otoriteye karşı gelen fikirler ileri sürüyor. Bu nedenle pek ünlü değildir. Sanıyorum ince ve popüler olması sebebiyle en çok Dinle Küçük Adam kitabı okunuyor bu sitede de ancak çok daha derinlikli kitapları var. Cinsel Devrim de bunlardan biri. Bir söz vardır cinsel devrim ile ilgili: devrim oldu ama cinsel olmadı. Oldukça sorunlu bir cinsellik anlayışımız ve sorunlu cinsel yaşantılarımız var. Coğrafya fark etmeksizin doyuma ulaşabilen insan sayısı oldukça az. Bu oran kadınlarda çok çok daha az. Ben erkeklerin de abartıldığı kadar zevk aldığını düşünmüyorum ancak kurulu bir robot gibi devamlı seks araması gerektiği diktesi erkeği cinsellikten zevk alıyormuş gibi gösteriyor. Sevişme, işteş bir eylem olmasından ötürü bir tarafın zevk almıyor olması diğer tarafi da otomatik olarak düşürür. Ego savaşımı vermek ve bunun hazzını duymak seksten zevk almak değildir. Cinselliğin canlandırıcı etkisinin çokça üzerinde durulmasına karşın(seksin ayıp, günah olmasından bu propagandaya döndüklerine göre bunun da başka bir sorun yaratacağını varsayabiliriz) , hakim cinsellik anlayışı değil canlandırmak tam aksine insanları tüketiyor.
arifsahin okurunun profil resmi
Müthiş bir inceleme olmuş. Benim en çok dikkatimi çeken bölüm şurası: "Toplumun en büyük sorunlarından biri "bastırılmış cinsellik" değil, "yanlış bastırılmış cinselliktir". Cinsellik kurallar ve din gibi şeylerle değil, bilinçle bastırılmalıdır(daha doğrusu yönlendirilmelidir) cinselliğini hiç bastırmayan toplum, ilkel kalmaya mahkumdur." ... Ne yazık ki, son dönemde cinselliğin bastırılmaması, gözümüze sokulması yaygın bir yanlış düşünce olmuştur. Kendilerini 'özgürlükçü' gören kişiler, halka açık bir alanda cinsellik yaşanmasını normal olarak görmekte veya sosyal medyada bile sürekli cinsellik çağrısı yapmayı çok normal sanmaktadır. Hayır, değildir. Hayvanlar aleminde yaşamıyoruz, onun için toplum önünde cinsellik yaşanılmaz, toplumun gelişmesi için akılcı bir yaşam gerekir.
Earthling okurunun profil resmi
Norbert Elias hayvani ihtiyaçlarımızı kapalı alanlarda karşıladığımızı söyler ve bunun sebebi olarak da hayvani taraflarımızı gizleyerek medeniliğimizi vurguladığımızı belirtir. Yemek yemek, sevişmek, dışkılamak gibi. Yani evet, insanlaşmak yaşadığımız her şeyi açığa vurmamayı gerektiriyor. Hayvanlar dünyasından örnek vererek bunun açıkta yaşanmasının doğal olduğunun savunulması 'Doğallık Safsatası”dır. Bkz:yalansavar.org/2012/06/26/doga... Evrim teorisi, insanla ve yaşamla ilgili bir şeyler söylüyor olmasından dolayı diğer bilimsel teorilerden daha farklı bir yerdedir. Kültürel kodlarımızın çoğunu sorgulamaya açmış ve bizi bilişsel yönden de iki arada bir derede bırakmıştır. İçgüdülerimizin diğer hayvanlardan çok da farklı olmadığını öğrendikten sonra canlıların iki temel amacından biri olan cinsellikle ilgili fikirlerimizin değişmemesi ve bunun köklü bir dönüşüme sebep olmaması düşünülemezdi. Bu abartıların sebebi bilgiyi henüz içselleştirememiş olmamızdan kaynaklanıyor. O kadar uzun süre bastırıldık ki şimdi patlamasını yaşıyoruz. Bernard Muldworf, duygusal yaşamın tarih öncesini, yani insanın insanlaşma sürecini emek ve cinsel ilişkiyle açıklıyor: İnsanın ilkellikten uzaklaşması -insanın insanlaşması- onun kendisi tarafından insan olarak üretilmesi, insanın kendi dışındaki doğanın emekle, kendi içindeki doğanın da cinsel yaşamın değişik derecelerde düzenlemesiyle olanaklı olacaktır. İnsan, emekle kendi dışındaki doğaya, cinsel yaşamla kendi içindeki doğaya egemen olur. Burada yasakların ve tabuların kökeni yatar. Cinsel birleşme gereksinimi doyuma ulaşmak için bir başkasını gerektirir; demek ki toplumsaldır. Özüyle de gercekleşmesiyle de toplumsallaştırılmış bir olgudur. İnsanlara reçete sunmak yerinde olmaz ancak bu kadar çok çeşitli ve yer yer sapkın cinsellik anlayışı da yasaklamalardan ileri geliyor. Çünkü yasaklar parmakla o yönü göstermek gibidir. İlkel halklarda bu yasaklamalar olmadığı için kadın da erkek de diledikleri kadar bir arada duruyor sonrasında yollarına gidiyorlar. Bizde yaşanan aşırılıkların hiçbiri yaşanmıyor şaşırtıcı bir şekilde. Evlilik kurumu ve ilişkiler sevgiden çok iktisadi bağlar üzerine bina edildiğinden baskı altında kalan insan daha uç zevklere kayıyor. Evlilik kurumu zaten çatırdadı. Düzeltmek istiyorsak cinselliği mülkiyetle bir arada tutan zihniyetten bir an önce uzaklaşmamız gerekiyor.
bhmflzf okurunun profil resmi
Böyle kitapların okunmasi ve inceleme yapılması beni mutlu ediyor teşekkür ederim kendi adıma. 👏👏
Kaan okurunun profil resmi
Çok iyi bir inceleme yazısı daha 👏👏 Emeğine sağlık, sayende hem konu ile ilgili kitaplar keşfediyor hem de oldukça faydali bilgiler alıyorum ve bakış açıları kazanıyorum. Bu nedenle sana teşekkür ederim.☺
Earthling okurunun profil resmi
Ben de çok teşekkür ederim ilgi gösterdiğin için Kaan, önemli benim için özellikle senin gibi bir okura ulaşması.😊🌺
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.