(...) Sonra, hiç unutamayacağım birşey oldu; Alman, elinde tuttuğu ekmeği esir kalabalığın içine fırlattı. Birden, bin el ekmeğe uzandı. Beş yüz göğüsten aynı garip inilti çıktı. Çektikleri meşakkatten erimiş beş yüz esir yüzü vahşileşip korkunçlaştı. Ağızları köpük içinde, çıldırmış gibi, boğaz boğaza geldiler, birbirlerini tırmaklayıp, dişleyip kan içinde bıraktılar. Karşıdaki Almanlar, ekmekleri esir kalabalığının içine fırlattıktan sonra, kahkahalar atarak geri çekildiler. Yarım saat sonra demin ekmek için boğuşan insanların yüzleri gene eski, erimiş, biçare ifadelerine büründü; deminki heyecan, telâş, yatıştı; gözlerini, demin mübarek ekmeklerin parçalandığı yerlere dikerek ağır adımlarla sessizce yerlerine döndüler.
Sayfa 124 - Ötüken Neşriyat