Meselâ, maddiyat âlemi, Cenab-ı Hakkın envar-ı nimetini cezbetmek için, hakiki bir ihtiyaç ile şemse muhtaç olduğu gibi; âlem-i maneviyat dahi, rahmet-i ilahiyenin ziyalarını almak için, şems-i nübüvvete muhtaçtır. Binaenaleyh, Resul-i Ekrem’in (a.s.m) nübüvveti, şemsin kat’iyet ve vuzuhu derecesinde kat’i ve vazıhtır.
Sayfa 31Kitabı okudu
··
12 görüntüleme
Maddesel dünya, Allah’ın nimetlerindeki güzelliği kendine çekip göstermek için, hakiki bir ihtiyaç ile güneşe muhtaç olduğu gibi; manevi dünya dahi, Allah’ın rahmet güzelliklerine mazhar olmak için peygamberliğin güneşine muhtaçtır.
Dolayısıyla, Hz. Muhammed’in (a.s.m) peygamberliği, güneşin varlığının kesinliği ve açıklığı kadar kesin, açıktır.
Resulullah Efendimiz, herşeye muhtaç bir yetimken, Alemlere Rahmet olma makamına getirildi.Ve bütün ömrü boyunca geçtiği her an'ı, içinde bulunduğu her vakayı ve -bizzat şahitlik eden yahut O'nu hiç göremeyen- bütün insanlığı nübüvvet ışığıyla, nurlandırdı.
Bir temsil ve bir elçi olmanın, bütün hususiyetlerini ihyâ ederek, bizlere yıkılmaz bir "kulluk timsâli" bıraktı... Dilerim bir an dâhi gönüllerin O'na bakan penceresi buğulanmaz...
Rabbim razı olsun Hakan Hocam.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.