- İstismar, töre,tarikat, aldatmaca, ihanet, katliam, vahşet, çocuk gelinler ve daha niceleriyle dolu olan bir Hakan Günday kitabını daha bitirdim. Zaten bunalım geçen kış günleri kapımıza geldi, neden ben bu kitabını da okuyup aşırı doz aldım diye soruyorum kendime.
- Kitabımızın olayları sanki bir hortumun içine atılmışız gibi, bizi çekip içine alıyor. Hangi birinden dem vuracağımızı şaşıracağımız ülkemizin doğusundaki olaylar ile başlıyor serüvenimiz. Töre cinayetleri, tarikatlar ve çocuk gelinlerin göbeğinde açıyoruz gözlerimizi. Henüz 11 yaşında Derda'' bir gün okuldan annesi tarafından, geriye dönmemek üzere alınıyor ve macera başlıyor. Bundan sonra olanlar ne mi? Tam bir pembe dizi kuşağı ama yabancı versiyonu. Ne ararsan var tarzında ve filmi çekilse başrolünde Müjde Ar olur ve muhakkak Erol Taş & Nuri Alço ile sahneleri olurdu. Olaylar gerçekleştikten sonra (iş işten geçince) durun siz kardeşsiniz diye bağırarak biri içeri girerdi. Öyle bir bahtsız bedevi hikayesiydi okuduğum.
- Hafif Spoiler !!!
- Derda okuldan alındıktan sonra tahmin edeceğiniz üzere birine satılıyor ve soluğu İngiltere'de alıyor. Hayır olay bundan sonra başlıyor. Burada başından geçecek şeyler ortalığı kasıp kavuruyor. Kitabın devamında çok değişik şeyler var. Sado mazo ilişkiler, dayak, ırkçılık ve yurtdışında olsa dahi yakamızı bırakmayan tarikatçılık ile uyuşturucu batağında sürüklenen çarpık bir hayat zinciri. Hepsinin de halkaları birbirine geçmiş. Öyle bir bağlantı kurmuş yazar, yok artık demeden olmuyor. Herkes birbiriyle bağlantılı ve geçmişi olmasa da geleceğinde mutlaka bir noktada birleşiyorlar. Bu çok can sıkıcı hale geliyor maalesef, kitabı sıradanlaştırıyor.
- Kitabın 2. karakteri sürpriz bir şekilde yine Derda''. Ama bunun cinsiyeti erkek. 13 yaşında mezar temizliği yaparak hayatını kazanmaya çalışan, annesi hasta, babası hapishane köşelerinde çürümeye terk edilmiş birinin hayatı ne kadar güzel olabilirse onunki de o kadar güzeldi. Nasıl bu kadar daracık yere böyle hikayeler sığdırdı yazar diye merak etmedim çünkü şunu anladım; söz konusu bunalım olunca Hakan Günday çok yetenekli :).
- Değinmeden edemeyeceğim ve çok hoşuma giden bir nokta kitapta Oğuz Atay'a yer verilmesi. Hatta 2. karakterimizin baya baya sahiplenmesi yazarımızı. Siz bir şeyi sahiplenirseniz neler yapabilirsiniz? Bence Derda(erkek) kadar sahiplenemezsiniz..
- Kitabın sonu da keşke öyle değil de fırtınalı bir yolculuğa çıkıpta sonunu göremeyecek şekilde adım atarak bitseydi diyorum.
- Bir hafta arayla iki Hakan Günday kitabı okuyarak bu aylık bunalım dozumu aldım ve daha güzel kitaplara yönelmeye karar verdim.