"İnsanlık, hakikatin insan diliyle ifade olunamayacağı hakikatini bilseydi ne kadar zaman ve emek tasarruf etmiş olur ve ne kadar ağır ıstırap yüklerinden kurtulurdu. O zaman insanlar hakikate tam bir surette sahip olduklarını tasavvur etmekten vazgeçerlerdi; kendi hakikatlerini kabul ettirmek için başkalarını zorlamazlar ve onların da başka bir istikametten, şahsî bir yoldan kendileri gibi hakikate yaklaştıklarını anlarlardı. Eğer insanlar, hakikate kimsenin sahip olmadığını, fakat herkesin kendi tarzına göre onun peşinde olduğunu anlasalardı, nice fikir münakaşalarına, din kavgalarına, başkasının düşüncesine karşı gösterilen şiddete lüzum kalmazdı."