Gönderi

Sahi, gitti mi? Hayır döndü. Eski yerine… Ait olduğu yere mi? Bilmem. Keşke insan nereye ait olduğunu kestirebilse… Oysa biliyorum ki “Çanakkaleli Melahat” size, “ Kınar Hanımın Dehlizleri” bana ait, artık… Erklerin de aralarında bölüşecekleri bir iki dize vardır, mutlaka. Askerler tabiatta hâlâ tramvaydan Sirkeci’de mi inerler” ya da “Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim” gibi… Şu sözlerini unutmadan, elbette: “ Bence, “sıkı” kitaplarım Bakışsız Bir Kara Kedi ile Çok Eski Adıyladır. Benim meramım başka. Siz Devlet ve Tabiat adlı o orman kitabını ölçüt olarak almayın. Düşünün ki ben, sözgelimi kolsuz bir hattatım, kolsuzum ama yine de çizmeye çalışıyorum.” Çizdi de… Çizdikçe, kendisini çizmek isteyenler çıktı. Akrabalıklar türetildi. En yakın akrabasının Rimbaud olduğu söylendi. Ortodokslular’daki “ Şamdan olacağım! Diyedir bağırıyordu bir oğlan.” İle Rimbaud’un “ Krallık şiirindeki “ Ece olmak istiyorum! diye bağırıyordu kadın,” arasındaki “selamlaşma” k’anıt olarak sunuldu hep. (Kendisi de bir söyleşisinde bunu “itiraf etti: “Üçümüzün de yakın akrabasıydı Rimbaud. Sezai Karakoç’un da, Cemal’in de, benim de… Yakın akrabamızdı.”) E, Doğan Hızlan’ın deyişiyle “bir şiir anlayışını hem yıkıp hem de bir yenisini kurarsanız” olacağı budur. Değil mi okuru kendinden ve okuduklarından kuşkulandıran sizsiniz… Çekeceksiniz, “ tanzimat fermanın unutulmuş hacivat’ın dırdırını… Bulacaksınız, “insancıl okullardan kovgun”ları… Ve soracaksınız, “… Daha yavuz bir belge var mıdır ha/ Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?” Rivayet edilir(di): Geçimsizin biridir! Kara çalar! Kavgacıdır! Kim değil ki… Murat Batmankaya ( diğer namıyla Ahmet Haşimi) Geçmiş Zaman Tesellileri- Şule Yayınları
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.