Özellikle ‘benim saçmalıklarım’ olarak adlandırdığın ikinci kısımdaki sorgulamalar harikaydı. ( insan saçmaladıkça güzelleşiyor:)
O bölümle ilgili birşeyler yazmak isterdim ama başlarsam sonunu getiremem endişesiyle hiç girmiyorum o topa:) Ama bir incelemeye bu kadar çok soru ve sorgulama yazarak ‘ne yapmaya, nereye varmaya çalışıyorsun’ diye merak etmiyor değilim:) (Devlet Bahçeli mode off)
Evet insan kendini tekrar ediyor olabilir. Dışarıdan bakıldığında kesinlikle görüntü o şekilde. Türün devamı dediğimiz şey de bir nevi tekrar değil mi? Yaşımız ilerledikçe annemize babamıza benziyor oluşumuz falan... Sanki görülmeyen bir misyonumuz var; bu bayrağı al ve bir sonrakine devret... Ancak o ‘tekrar’ kavramı içine girmeyecek şeyler de var işte. Tarih öncesinden miras da kalsa, hala cevaplanmamış sorular var. Bu tekrarı bozan şey sonsuz bir arayışın, anlamlandırma çabasının kendisi sanırım. Fiziksel veya tarihsel bir tekrardan bahsedecek olsak da zihinsel anlamda bir tekrardan söz edemeyiz. Her zihin ‘ben bu oyunu bozarım’ potansiyeli taşıyor:)
Yani demem o ki, tekrar olarak gördüğümüz şeyler de bir sanrı olabilir nihayetinde. Evet sorulara cevap veremiyoruz, algımız kısıtlı ve evet mükemmel değiliz. Ancak bizden öncekiler sorulara cevap vermiş olsaydı ve her şeyi geniş geniş algılayıp tüm sorunlar çözülseydi ve biz mükemmelliğin içine doğsaydık o zaman her şey çok daha anlamsız olmaz mıydı?
İyi ki yazmayacağım dedim:) 3 paragraf oldu:))
Neyse gidiyorum ben Sema. Bundan sonra senin incelemelerini okumayacağım:) Gece gece uykuya hazırlanan beyin hüclerimi hoplattın yerinden:)
Görüşmek üzere... Sevgiler...