Bismillah… Tevekkeltü Alallah.
Rahman suresinin bana açılan penceresinden…
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Çocukken okuduğum bir hadis ömrüm boyunca bana düstur oldu. Hatırladığım kadarıyla ‘’Kim ahlakını güzelleştirmek isterse Rahman suresi okusun!’’ hadisi şerifiydi. Şuan herhangi bir kaynak gösteremeyeceğim ama yıllardır ‘’Allah’ım ahlakımda törpüleyemediğim kötü huylarımı okuduğum bu sure hürmetine sen temizle!’’ diye niyet ederek okudum rahman suresini. Hem dinlemesi hem okuması ayrı bir lezzetti benim için. Ve bugün daha iyi anlıyorum her surenin farklı bir alanda elimden tuttuğunu. Bu tarihte kesinlikle bilgiden mahrum yaşamıyor insanlar. İnternet elimizin içindeyken ulaşamadığımız bir bilgi yok sayılır. Bir hocaya bile ihtiyaç duymaksızın her bilgiye ulaşıyoruz. Fakat en büyük yoksunluğu ahlakta yaşıyoruz maalesef. Onun için her gün en az bir kere okunmasının elzem olduğunu düşünüyorum.
Sure Allah’ın Rahman ismiyle başlıyor. Harika bir ses tınısı var. Hem anlam bütünlüğü hem seslerdeki uyum asla bıkmadan dinlemenizi sağlıyor. Söz sanatkarlığı budur işte demekten kendini alamıyor insan ve başlıyor tefekküre… Hayret ede ede… Hayran kala kala… Kısaca rahman isminden bahsetmek istiyorum. Rahman ismiyle yaradan yarattığı hiçbir kulunu ayırt etmeksizin rızıklandırıyor… Aç bırakmıyor! Mü’min, münafık, kafir demeden! Ne büyük bir güç. Ben bir gün ‘’Allah’ım senin ahlakınla ahlaklandır beni.’’ Diye dua etmiştim. Ve o gün Settar ismini okuyup ‘’Haydi bakalım Elif, bugün settar ol insanlara karşı’’ diye geçirdim içimden. Doğru ya sadece dilemekle olmuyor bu işler. Az bir hamle yap. Ki hz Musa’ya Allah ‘’Asanı yere vur!’’ derken ondan küçükte olsa bir şey yapmasını istemişti. O gün daha önce hiç görmediğim şeyleri gösterdi Mevla. Resmen denendim ve aslında settar olmanın ne büyük marifet olduğunu gördüm. Rahman ismi de öyle… mesela sana düşmanlık yapan birine mükellef bir sofra hazırlayıp tüm şirinliğinle hizmet etmek… bize bu bile ağır gelirken benim Rabbim onu inkar edene bile acıyor, ikramda bulunuyor… Ne büyüklük… Nasıl bir güzellik…
Sonra devam ediyor ayetler. ‘’İnsana anlamayı ve anlatmayı öğretti.’’ Diyor. Ve dilime bir elhamdülillah düşüyor. Rabbim kuranı okuyup anlamayı, anlayıp yaşamayı nasip etsin hepimize de. Düzenden ve dengeden bahsediyor Rabbim.
Sonra surenin içinde 31 defa zikredilen ‘’febieyyi alairabbiküma tükezziban’’ ayeti kafamıza bir tokmak gibi vuruluyor. Tekrarlanan bu ayetler bana şunları hatırlatıyor. Mesela benim büyük oğlum tırnaklarını kesme noktasında çok sıkıntı yaşatıyor bana. Sürekli gözüm onun ellerinde. Ve sürekli dilimde bir tembih ’’Oğlum tırnaklarını keser misin?’’ Küçük oğlum ise çok hassas ve her Cuma sabahı ben demeden keser tırnaklarını. Henüz onu bu konuda bir kere bile uyardığımı bilmem şimdi ne alaka demeyin. Durun biraz;) Rabbim bizi bizden iyi biliyor. Mesela günde 40 kere fatihayı oku-tturulu-yoruz namazlarımızda. Ve kırk kere Allah’a ‘’Yalnız sana kulluk edeceğim, yalnız senden yardım dileyeceğim.’’ Dememizdeki yahut dedirttirilmemizdeki sırrını çözebiliyoruz herhalde! Bu konudaki zafiyetimizi gözümüze gözümüze sokuyor rabbim. Biliyor ki en büyük hatamız ondan gayrısından medet ummak olacak!
Yıllar önce bu sureye aşık olmuştum. Ama 31 kere geçen bu ayetin sırrını hep merak ettim. Biz Rabbimin hangi nimetini yalanlıyoruz diye, verilen her nimete şükretmeyi hedeflemişken bu nasıl bir uyarı diye düşündüm. Çook şeyler var açıkçası… ama uzatmayayım.
Bu arada Kuranda iki yerde ‘’zülcelali velikram’’ ismi geçer Rabbimin. İkisi de bu surededir.
Beni en çok etkileyen birkaç ayeti paylaşıp bitireyim.
29. ayet ’’Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Ondan ister!’’
41. ayet ‘’Günahkarlar simalarından tanınır’’
46. ayet ‘’Rabbinin huzurundan korkanlar için iki cennet vardır.’’
(hz Ömer döneminde yaşamış iffetli genç kıssasını okumanızı dilerim.)
60. ayet ‘’İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir!’’
Kulaktan duyma bir bilgi ama hep hayalini kurarım ‘’Peygamberimiz, cennette ümmetine Rahman suresini okuyacak!’’
Rabbim bizlere o şerefi nasip etsin…