Yoksullara zenginlik ilüzyonları satılıyor, ezilenlere özgürlük ilüzyonları, yenilenlere zafer düşleri ve güçsüzlere iktidar düşleri. Televizyonun, radyonun ve sinemanın dünyanın eşitliksiz örgütlenmesini haklı göstermek için yayınladıkları simgeleri tüketmek için okuma bilmek gerekmiyor.
Her dakika pek çok çocuğun öldüğü bu topraklarda yürürlükteki sistemin kalıcı olması için birbirimize bizi ezenlerin gözleriyle bakmamız gerekiyor. Halk bu düzeni doğal ve bu yüzden de sonsuz olarak kabul etmesi için evcilleştiriliyor. Sistem vatanla özdeşleştiriliyor. rejim karşıtı hain ya da dış mihrak ilan ediliyor...
Ruh da dahil her şey alınabilir, satılabilir, kiralanabilir, tüketilebilir. Bir sigaraya, bir otomobile, bir şişe viskiye, bir saate büyülü özellikler atfediliyor. Kişilik kazandırıyorlar, hayatta zafere ulaştırılıyorlar...
televizyon dizileri bir özentilik kargaşasında, ait olduğu ülkenin politik gerçekleri ve toplumsal sorunlarının dışında geçiyor...