İlk bakışta İbn Arabî'nin yer-merkezli bir evren tasavvuruna sahip olduğu görülür. Günümüz astronomisinin bu anlayışı yıkmasıyla buna dayanan kozmolojiler de tarihe karışmış farzedilebilir. Ancak durum o kadar basit değildir. Çünkü burada sunulan bir evren haritası, mekânsal bir şema değil, sembolik bir tasavvurdur. Gözle algılanan dış dünya, bize yer-merkezli bir resim sunar. Bu resim, insanın kozmik merkez olması anlayışıyla örtüşür. Başka bir ifade ile fizik, zuhur anlayışına dayanan sembolizm vasıtasıyla metafizikle buluşur. Sonuç olarak dünyanın "gerçekte” evrenin merkezinde yer almaması bu tasavvurun hakikatini zedelemez.