Felsefe tarihi daima felsefede iktidarın ve düşüncenin casusu oldu. Baskıcı rolünü yüklendi: Platon’u, Descartes’ı, Kant ve Heidegger’i, şunun bunun onlar üzerine çıkan kitaplarını okumadan, nasıl düşünebilirsiniz? Düşüncenin özel kişileri tarafından harika bir yıldırma ekolü üretilir, ama bu ekole, bu tekbiçimliliğe, hatta, daha iyisi bu uzmanlığa o kadar aykırı kalınır ki, onlarla alay edilir. Felsefe adı verilen düşüncenin bir imgesi, insanları düşünmekten meneden şey, tarihsel
olarak böyle kuruldu. Felsefenin Devlet ile ilişkisi yakın bir tarihe kadar, felsefecilerin büyük bir kısmının «kamu profesörleri» olmasından dolayı gelmemektedir
(dahası, bu olgu Fransa’da ve Almanya’da çok ayrı anlamlar almadılar mı?). Bu ilişki çok daha uzaklardan gelmektedir. Aslında düşünce kendi özel felsefî imgesini öznel ve tözsel nefis bir içeridenlik gibi Devletten
almaktadır. Böylelikle mutlak devletmiş gibi, tinde işlevini sürdürdüğü ölçüde hiç bir şekilde düş olmayan, tamamen tinsel bir Devlet icat eder