Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Önsöz * Hepimizin mikrobiyota ya da mikrobiyom olarak bilinen zengin bir mikroskobik hayvanat bahçesi var. Bu canlılar vücudumuzun yüzeyinde veya içinde, hatta bazen hücrelerimizde yaşarlar. Büyük çoğunluğu bakterilerden oluşur ama mantarları (mesela mayalar) ve […] arkeler gibi başka minik organizmaları da içerir. Vücudumuzda ayrıca diğer mikropları ve zaman zaman da konakçının hücrelerini enfekte eden sayısız virüsten oluşan bir virom bulunur. * Bu kitapta “mikrobiyota” ve “mikrobiyom” sözcüklerini birbirinin yerine kullandım. Bazı bilimciler mikrobiyotanın organizmaların kendisi olduğunu, mikrobiyomun ise onların kolektif genlerine karşılık geldiğini savunur. Ancak mikrobiyom sözcüğünün 1988’e uzanan ilk kullanımlarından birinde bu terim belli bir yerde yaşayan mikroplar anlamına geliyordu. Bu tanım bugün de güncelliğini koruyor; genom dünyasını ifade eden “om” parçasından çok, topluluğu ifade eden “biyom” parçasını vurguluyor. * Orson Welles “Yalnız doğar, yalnız yaşar, yalnız ölürüz,” derken yanılıyordu. Tek başınayken bile asla yalnız değiliz. Bir arada yaşayan farklı organizmalar için kullanılan mükemmel bir terim olan simbiyoz hâlinde yaşarız. (…) Hepimiz kendince birer hayvanat bahçesi, tek bir bedenle kuşatılmış birer koloniyiz. Birçok türden oluşmuş kolektif yapılarız. Koca bir dünyayız. (…) Zoolojinin bütünü aslında ekolojidir. Mikroplarımızı ve onlarla olan simbiyozlarımızı anlamadan hayvanların yaşamını da anlayamayız. (…) Asla “ben” değil, her zaman “biz”iz. Orson Welles’i unutun, Walt Whitman’a kulak verin: “Büyüğüm ben, çokluklar var içimde.”
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.