Gönderi

Bu fetih kültürünün, petrol kültürünün cehennemini romanlarında anlatan yazar Salvador Garmendia, 1969 yılı ortalarında bana yazmıştı: "Ham petrolü çıkarmakta kullanılan aleti hiç gördün mü? Sivri kafasını ağır ağır indirip kaldıran, gece gündüz bir saniye bile durmadan aynı hareketi tekrarlayan kocaman siyah bir kuşa benzer. Leşle beslenmeyen tek akbabadır o. Bu kuşun petrolü içerken çıkardığı sesi duyup da petrol bulamadığımız zaman ne olacak peki? Maracaibo Gölü'nde bir gecede ortaya çıkan, paranın değersiz olduğu, sinemaları, süpermarketleri, dancing' leri, randevuevleri ve kumarhaneleriyle göz kamaştıran kentlerde bu acayip müziğin ilk notaları duyulmaya başladı. Kısa bir süre önce oralarda birkaç gün kaldım. Mideme bıçaklar batırılıyormuş gibi hissettim. Ölümün kokusu petrolünkini bastırmış. Köyler yarı terk edilmiş durumda, sokaklar çamur içinde, her yanda böcekler kaynıyor, dükkanlar harabeye dönmüş. Eskiden şirket için çalışan bir dalgıç, şimdi hergün elinde bir testereyle dolaşarak terk edilmiş boruları kesip hurda olarak satıyor. İnsanlar şirketlerden masal kahramanları gibi söz etmeye başlamış. Bir zar atışıyla bir servetin dağıldığı, içki sofralarının bir hafta sürdüğü efsanevi bir geçmişin anılarıyla yaşanıyor. Bu arada dev akbabalar tekdüze hareketlerini sürdürüyor, dolar yağmuru hükmet sarayı Miraflores'e akıyor hala. Sonra da otoyollara ve başka betonarme canavarlara dönüşünüyor. Ülkenin yüzde 70'i her şeyin kıyısında kalmış. Kentlerde gelişen kafasız bir orta sınıf, yüksek maaşlarla, aptallığın, doruğunda, gereksiz eşyalarla evlerini tıka basa doldurarak yaşıyor. Çok kısa süre önce, hükümet ülkede okuryazar olmayan tek kişi kalmadığını bağıra çağıra ilan etti. Oysa son seçimlerde, 18-50 yaşları arasındaki nüfusun bir milyonunun okuryazar olmadığı ortaya çıktı."
Sayfa 220 - Sel YayınlarıKitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.