"Hâlâ Silesia'da mı olduğumuzu yoksa Polonya'ya mı girdiğimizi bilmiyorduk. Trenin düdüğünün, yok oluşa taşıdığı umutsuz yük için havaya yayılan acıma dolu bir imdat çığlığını andıran esrarengiz bir sesi vardı. Derken trenin hızı kesildi, bir ana istasyona yaklaştığımız anlaşılıyordu. Ansızın, kaygılı yolcuların arasından bir nida yükseldi: 'Bir işaret var, AUSCHWİTZ!' O anda herkesin kalbi duracak gibi olmuştu. AUSCHWİTZ adı, dehşet verici olan her şeye karşılık geliyordu: Gaz odaları, krematoryumlar (ölü yakma odaları), katliamlar."