Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

364 syf.
10/10 puan verdi
ÇÜNKÜ GÜZELLİK, DİYORDU; İNSAN RUHUYLA HAKKIYLA KAYNAŞABİLEN TEK ŞEYDİR. Bir düş sahibiyim. Rüyasına bile razı geldiğim belki de yalnız benim sahip olduğum. Sedire kurulmuşuz, bir yer sofrası sonrası dişlerimizde kürdanlar, dilimizde edebiyat. Kendi bildiğimiz doğrulardan asıl doğruya ulaşmanın vereceği o tada varmaksızın yakalanmışlığımız. Sofrada kimler var: Sabahattin Ali, Fernando Pessoa, Peyami Safa, Yahya Kemal Beyatlı ve onur konuğu olarak Ahmet Hamdi Tanpınar. Ahmet Hamdi şairane ve sanatkar gibi oturmuş muhtemelen etrafta bulunan eşyanın kudreti ve kuvveti üzerinde tahayyüllerine bir istikamet belirliyor. Bunda muktedir olduğuna dair hepimizde derin bir kanaat var. Biz susuyoruz o konuşsun diye. Sıramızı ona verdik, salt o konuşsun istiyoruz. Sonra o eşyayı, insanı, bizi, doğayı kolaçan ettikten sonra konuşmağa başlıyor. O konuşuyor bizler dinliyoruz. İnsanın şekil verdiği eşya bize ne anlatmak istiyor? Önce eşyanın insanın üzerindeki etkisinden söz açmak gerek. Ahmet Hamdi'ye göre eşyaların dili vardır. İnsanların üzerine sirayet eden cümleleri de vardır hakeza. Bir yığın bulunmuşluk içinde bir yığın kayboluşu da simgeleyen eşyalar. Hikayelerin tümünde de bunu görmekteyiz. Herhangi bir ortama girildiğinde ilk dikkat çeken husus insan olsa da betimlemelerin merkezinde eşya vardır. Eşyadan insana geçiş ise sert değil aksine ikisini kaynaştırma yoluyla yapılır. Birçok şairin, yazarın doğayı içselleştirdiğini okuduk, bildik ancak eşya hususu Tanpınar'la özdeşleşmiş. Proust abimizin ayak izleri. Tasvir / betimleme konusunda da Proust'un ayak sesleri ruhuyla birlikte aramızda geziyor. Peyami Safa'nın sayfalarında vücud bulan bu adam Tanpınar'ın edebi kişiliğine de tesir etmiştir. Yahya Kemal Beyatlı'nın edebi kişiliğinden etkilendiğini biliyoruz ancak bu etkileşim sayfalara fazla yansımamış daha çok Ahmet Haşim'in ışığında yürümüştür. Süregelen bir tartışma vardır hep: ''Sanat, sanat içindir'' ya da ''Sanat, toplum içindir!'' İkisini de bir kenara koyarsak Ahmet Hamdi'nin ''Toplum, sanat içindir''i desteklediğini savunabilirim. Yazar ile sanatkar arasında bir fark olduğuna inanıyorsanız ikisi için de iddialıdır Tanpınar. Kelimeleri bir sihirbaz gibi istediği istikametten alıp aklımıza nakış nakış işlemeyi öyle güzel başarıyor ki! Tanpınar'ın sözcükleriyle cümle oluşturabilmeliyim! ***Kaderle diş dişe yumruk yumruğa olsakta tesadüflerin ihanetinden kurtulamıyoruz. Tüm yenilmişliklerin perde arkasında ümit ağacı, hain bir ısrarla yeni çiçekler açmak istiyor. Ödenmiş bedellerin ertesinde herkes kendi hasarında kayboluyor. Bu kayboluşun haddi nedir, sınırı, sonu nedir? Sonuç olarak insan nereye giderse gitsin bu gördüklerini beraberinde götürecek değil miydi? Gördüklerimiz bir hayalin, ısrarın, yanılmışlığın bir silüeti değil miydi? Bu kötü talihi unutmak lazımdı, bir kiri üzerinden atar gibi unutmak. Tüm bu umut silsilesinin içinde bir sisten ayrılan tek bir ağaç gibiydi benliğimiz. Hayatın bütünlüğünü ve basitliğini kaybetmiş idik. Sanki dünya bir perdenin arkasında saklanıyordu. Dünya açık kapıdan yalnız bir parçasını gördüğümüz bir sokaktı ve o sokak erişilmez bir cennet gibi görünüyordu. Muhayyile cehenneminde ismi dilini yakan bir kadın. Şüphesiz ki bir kadın. Bir yığın ceset bavullara konmuş. İnsan kalabalığının yalnızlığında sık adımlarla yalpalaya yalpalaya yürüyor. Duraksız bir çukuru arıyor çamurlardan sıyrılamıyor. Bunca garipliğe rağmen tek bir şüphe dahi barındırmıyor insanların gözlerinde. İşte dünya; Emsalsiz bir saadet, korkunç bir keder ve hasret karışık bir his.*** Abdullah Efendi'nin Rüyaları Okumakta epey zorlandığım dura dura içime sine sine daha doğrusu vura vura yalpalaya yalpalaya okumağa çalıştım hikayedir. Inception filminde ''neredeyiz biz ulan?'' demişizdir. Arafın tarafı olmuştuk. Tanpınar merkezli hikayemizde de rüyada mıyız, gerçeğin içinde mi? Neredeyiz biz? Abdullah efendi öldü mü? Kaldırılan ceset kendisinin miydi? Yangınlar, ah yangın var mıydı? Düşler gerçek miydi? Ya o içkili mekanda bulunan çift gerçekten öpüşüyorlar mıydı? Sabah mesaisine gidecek miydi sabah kalkıp? O boş sokakları Abdullah Efendi'nin adımları mı dövüyordu? Ah sorular sorular! Okumaktan inanılmaz zevk alacağınız bir hikaye. Hikayeler kitabı işbu hikaye ile başlıyor. Sizi epey sarsacak! Hikayeler'i bir yığın yoğunluğun içinde okumağa çalıştım. Elime her fırsat geçtiğinde okumaktansa kafa trafiğinin serin bir durağında okumakta fayda gördüm. Her hikayesi ayrı leziz ancak ayrı bir dünyaya taşıyor diyemem. Konular tabii ki değişiyor ancak o betimlemelerin tadı her hikayede sizi karşılıyor. Seher ve yağmurun altında ıslanan kıza iki kez rastladım mesela. Ha bir de ''bir yığın'' o kadar çok kullanılmış ki resmen gözlerim kanadı diyebilirim. Kitapla alakalı getirebileceğim tek eleştiri bu. Bu eseri toplayıp bize sunanın ellerine sağlık. Bu kitapta dahil olmak üzere ne kadar Ahmet Hamdi kitabı bulursanız okuyun derim. Çünkü Ahmet Hamdi Türk edebiyatının mihenk taşıdır. Son olarak gerçek midir değil midir bilmiyorum ama canım Sabahattin Ali ile karşısındakinin Tanpınar olduğu iddia edilen kişiyle Fransız Lokantası'nda oynadıkları tavlanın resmini iliştireyim buraya: resmim.net/preview/Z8FP5N.jpg
Hikayeler
HikayelerAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20131,262 okunma
··
485 görüntüleme
Bi kübb okurunun profil resmi
Kelimelerin bu şekilde bir araya gelebilmesinin tek açıklaması kitaptaki güzelliğin ruhunla kaynaşması olabilir ancak, yüreğine sağlık abicim 🌼 bu incelemeni de o listene benim için ekler misin lütfen...
Homeless okurunun profil resmi
Teşekkür ederim kardeşim :) Mutlu ettin beni, cidden. Bence oradakiler yeterli. Yeni eklemelerle falan daha harika olacaktır. Bu kitabı okuyacak olman da ayrı bir mutlu edici. Hazinenin ta kendisi :))
3 sonraki yanıtı göster
Sezen B. okurunun profil resmi
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sadece bir kitabını okudum ama tarzını çok sevdim. O günden beri de burda onun kitaplarıyla ilgili incelemeleri yakından takip ediyorum. Senin güzel anlatımınla bu kitabı da okunacaklar arasına ekliyorum. Emeğine sağlık. :)
Homeless okurunun profil resmi
SAE’yi okumuştun demi :) bunu da seveceğine eminim. Okuyacağın zamanı iyi seç ama böyle hafif tempo bir yaşam sürdüğün zamanlara denk getir. Bir de Türkçe sözlük indir anlam karmaşasını önlemek adına :)
2 sonraki yanıtı göster
Sergen okurunun profil resmi
Alttaki gibi ben de Tanpınar'ın bir kitabını okudum sadece. İlk okuduğum zamanlarda vasat, dönem bakış açısını hiçe sayan bir görüntü oluşturmuştu zihnimde. Aradan geçen zamanla gerçek değerini çok daha iyi kavradım nitekim. "Saatler" geçtikçe biriken tecrübe fark ettirmeden ayarlıyor insanı sanırım... Tanpınar'ın zaman-Bergson-tasvir üçgeniyle Proust'tan beslendiği söylenir çok kez. Bu bahsi biraz açmanı beklerdim doğrusu, çünkü merak ettiğim bir husus. Tanpınar dilinin sirayeti olduğu bir incelemeyi okumak bile oldukça keyifli:) Harika bir tahlil olmuş, eline sağlık...
Homeless okurunun profil resmi
Zaman - Bergson - Betimleme olayını duymuştum ancak pek bilgi sahibi olmadığımdan değinmedim. Hikayeler kitabında da bu muhtemelen bu denklemden faydalanmıştır. Özellikle Abdullah Efendi hikayesinde. İnsan iklimi bir mekanizma. Okuduğumuz kitaplarda da kendisini gösteriyor. Kitapların kendi içinde bir okunma zamanları var :) sakin bir kafayla okunacak kitaplar var, ya da huzursuzken okunacak. Ahmet Hamdi’yi okurken de zihni ona, yazdıklarına teslim etmemiz gerektiği kanaatindeyim. Beğenmene sevindim :) umarım sen de okur değerlendirirsin. Proust gönüllüsü biri olarak onun ışığında yürüyen bir adamı nasıl tahlil edeceğini merak ediyorum.
2 sonraki yanıtı göster
Beyza okurunun profil resmi
Vuu abii , yine çok iyi bir inceleme ile karşımızdasın. AHT, Bergson ve Proust için özel zaman ayırmak gerekiyor sizlerden öğrendiklerimden yola çıkarak. ''Bir yığın '' okumak istediğim kitaplara bunu da eklemenin ağırlığı ve mesudluğu içerisindeyim ^_^ :D ''Tanpınar'ın sözcükleriyle cümle oluşturabilmeliyim!'' voah abii kayboldum cümlelerde çok farklı ve özgün olmuş. Emeğine, yüreğine sağlık. ^_^
Homeless okurunun profil resmi
Bir yığın kitabın içinde Tanpınar’ın oluşu bir yığın tebessüme intikal ettirdi suret-i halimi :D ağır ama mesud edici işte tam olarak Tanpınar’ın anlatan değerleme. Özgün anlatımı özgün yorumunla süslediğin için müteşekkirim. :)) Bergson üçlemesini araştıracağım. Başka bir incelemede ne öğrenirsem aktarmağa çalışcam:))
1 sonraki yanıtı göster
Nilüfer okurunun profil resmi
bence sen bu piyasaya atılmalısın, kelimelerin raks ediyor cümlenin içinde ve bütün cümleler ahenkli geliyor kulağa. İnceleme böyle olur bence de. Devam et, tebrikler. :)
Homeless okurunun profil resmi
Böyle değerli yorumları görünce heveslenmiyor değilim :) teşekkkür ederim.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.