Gönderi

Gün Doğdu
Karşısında duran adama sordu: – Bu şehirde ne olup bitiyor? – Mürted bir adam, halkı yeni bir dine çağırıyor. Adam daha sözünü bitirmemişti ki Üneys halka hitap eden birini gördü: – “Allah’a şükrediyorum, onu övüyor ve ondan yardım diliyorum. Ona iman ediyorum, ona dayanıyorum ve şehadet ediyorum ki ondan başka ilah yoktur. O tektir ve onun ortağı yoktur.” Orada bulunanlardan birisi: Yalan söylüyorsun, dedi. Cevap verdi: – “Öncü, kabilesine yalan söylemez. Kendisinden başka ilah olmayana yemin ederim ki ben, Allah tarafından özel de size ve genelde tüm insanlara gönderildim. Allah sizi tıpkı uyuduğunuz gibi öldürür ve uyandığınız gibi diriltir. Yaptığınız her şeyi hesaplar. Ebedî cenneti ve cehennemi vardır.” Onlardan biri sordu: – Kemiklerimi çürüdükten sonra nasıl dirileceğiz? O adam cevap verdi: Dediler ki: “Biz bir kemik yığını haline gelmiş, ufalanmışken yepyeni bir yaratılışla dirilecek miymişiz?” De ki: “İster taş olun ister demir. İsterse canlanmasını aklınızın almadığı herhangi bir yaratık!” (Yine de ölümden sonra diriltileceksiniz.) Bu defa da “Bizi tekrar hayata kim döndürecek?” diyecekler. “Sizi birinci defa yaratan” de. Sonunda onlar, sana alaylı bir tarzda başlarını sallayacak ve “Ne zaman mış o?!” diye soracaklar. “Pek yakın olabilir.” de. (17/İsrâ Sûresi 49-51) Üneys durmuş dinliyor veya duyduklarına dikkatle belliyordu. Halk dağılıyordu. Onlardan biri: – O kâhindir, dedi. – Hayır, belki de şairdir. – Hayır, sihirbazdır. Üneys Peygamber’in ve diğerlerinin sözlerini dinlerken başını düşünceyle öne eğmiş içinden gelen şu sesi dinliyordu: – “Allah’a andolsun ki onun sözlerinde bir tatlılık var. Vallahi o doğru sözlü, bunlarsa yalancı.” Ardından devesine binip geri döndü. Yol boyunca Muhammed’i düşünüyor, hayretler içinde kalıyordu.
Sayfa 44 - FecrKitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.