"Benim oğlum Çanakkale'de öldü. Ağlamıyorum. İşimi bırakıyorum. Çünkü kızıma öğrenim veremem. Fakat hep yeni savaşlardan söz ediyorsun. Çanakkale'de ölenleri hiç söylemedin."
Göğsünden bir lira çıkararak: "Hilal-i Ahmet'in yaralılarına" diye uzattı. Karşı karşıyaydık. Birbirimizin gözünün içine bakıyorduk. İkimizin de göz yaşları kalbimize akıyordu. O ana kadar Türkiye'nin geleceğine bu kadar kuvvetle iman ettiğimi hatırlamıyorum. Böyle bir unsur var oldukça, memleketimiz için her türlü cefa ve fedakârlık azdır bile.