Gönderi

Öldüm, Ağlamayın ve Elveda
Güller büyütürüm, çorak kentlerin suya aç topraklarında Kuşlar uçmayı yeni öğreniyor, kanadı kırık çocuklar Hayalsiz rüzgarlar esiyor, esinti bir ayrı soğuk Kelimeler uçuştururum, kollarımın uzanabildiği havalara Aşkım, Kürşat'ın kırk çerisine denk Akın dolu, atlar koşturur saçlarımın arasında Aşk hücum, dalmak sevgisizliğin saraylarına. Şiir gibiymişim bayım. Ben şiir. Bendeniz vuslat. İki tırnak arasında kalmış çocukluğum Gelsene ebemkuşaklarını boyayan kadın. Bir gelsene. Gözlerini süreyim. Ot bitsin şimdi şurada. Doyamam sana, gök gözlüm, doyamam sana. Gezinirim bu kentin hırsız dolu sokaklarında Hırsız ki işinin ehli. Bir kadın geldi. Çaldı hayallerimi Hayallerim yitip gitti. Sokak kendilerinin ete olan hasreti gibi Köpekler aç, kemiklerimizi sızlattılar bayım. Aç köpekler gibi insanların sahtekar duyguları Duygularımla oynadılar, duygularımı kaybettim bayım. Ben bunu yaşadım da öğrendim sayın dinleyen Ben bunu, benden ,kendimden. Sözünün eri olmak, çetin olmaktır. Hançer sırtımda kalsın, çekmesin kimse Şiirlerim daha da güzelleşiyor onunla Gelen sapladı, giden sapladı. Şimdi bilmem, kaç kez, saymadım Kaç yar var ruhumda. Dağlar titredi fütursuzca. Dokunma bayım, dokunma bana. Uzak dur! Uzaklar hasret kalmış bana. Şimdi büyüyeceğim hayallerin ardında Kaf dağından haber var. La'dan geçelim, illa'ya. Haber köşelerinin meşhur üçüncü sayfasında Ölümümü yazmışlar, büyük ve yalnız. Demişler ki bana; Öldü ama ölümü bile güzeldi. Şiirleri yaşadı,yaşattı insanları Fethetti çerilerle Çin'in gönül saraylarını Kalemiyle beraber gömüldü. Sevgisizliğin acısına katlandı. Umudu aşktı. Öldü dediler ama Aşkla yeniden doğdu aslında. Şimdi tabutunda, gazete sayfasından, Üç kelime kaldı sadece. Öldüm, ağlamayın ve elveda!
Sayfa 14 - Yasir Tiryaki
··1 alıntı·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.