Gözlerinin önünde sadece ıssızlık vardı artık, bir de bütün yolları kapatan, bütün bakışları körleştiren ve korku çığlıklarının yankılarını acımasızca yutan derin ve nüfuz edilmez karanlık vardı. Içinde sadece suskunluk vardı artık; boğucu, soluksuz bir suskunluk, bir ölüm sessizliği.
"Çünkü tek bir anda içinde çok şey ölmüştü;" henüz doğmamış olan, ama ışığa ulaşmak isteyen bir çocuk gibi hayatına girmeye çalışan aydınlık, neşeli bir kahkaha.