Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

561 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yazar, kışı ve kitaba da ismini veren kış deyince aklımıza ilk gelen kavram olan karı, hayli ustalıkla kullanmış ki kitabı okurken kendime sık sık "Keşke kitabı kışın okusaydim" dedim. Üstelik bu sene oldukça kar yağışlı bir kış geçirmişken... Kitabin, on iki yıl yurtdışında siyasi sürgün hayatı yaşadıktan sonra İstanbul'a dönmüş bir şair olan Ka'nın, son zamanlarda oldukça artan intihar vakaları sebebiyle dikkatlerini üzerine çeken Kars'a hem bu olayları hem de yaklaşan tartışmalı yerel seçimleri haber yapmak için gidişi ve bunun ardından yaşanan trajikomik bir olayın ön planda olduğu ancak bunun arkasında da Ka'nın aşkının işlendiği bir konusu olduğunu görüyoruz. Ka, Türkiye'nin bir ucunda olan Kars'ta türban taktiklari için okula alınmayan kızların yaşadıkları zorluklarla, türbanlı kızları okula almamak durumunda kalan müdürün yaşadığı zorluklarla karşılaşır. Bunların yanısıra ülkemizin diğer sorun ve olaylarina; Kürt milliyetciligine ve teröre, tutucu laik, Atatürkçü kesimin davranışlarına, Siyasal İslamcı görüşe, şeriatci terör örgütlerine, tarikatlara ve bunların şeyhlerine olan halkın kör bağlılığına, halkın ufkunun darlığına, yaşam standartlarının düşük oluşuna, Kuran'a yönelik eleştiriler yazan Turan Dursun başta olmak üzere dinciler tarafından öldürülen insanlara ince ince değinilmis. Bu hassas konuları yazar olabildiğince kendisini dışarı çıkarıp, farklı kesimlerin bu konular hakkındaki fikirlerini, söylemlerini dile getirmiş. Bu yüzden hassasiyeti fazla olan insanlar haliyle bu söylemlere takılıp kitap hakkında hemen peşin hükme varabilirler, bence varmadan kitabı okumayı denemeniz çok daha faydalı olacaktır. Yazar, halkımızın olaylara bakış tarzını bence çok iyi analiz etmiş ve bunu abartıya kaçmadan ve okurun gözüne sokmadan gerçekçi bir şekilde işlemiş. Buna bir örnek olarak, muhafazakâr kesimin kitapta ateist olan Ka'yla ateizm ve din üzerine konuşmaları, tepkileri... Diğer bir örnek, türbanlı kızları okula almadığı gerekcesiyle Tokat'ta bir tarikattan okul müdürünü öldürmek için gelen kişiyle müdürün diyalogları... Bu diyaloglarda bence yazar özellikle bu dinci genci çok gerçekçi bir şekilde anlatmış. Okurken belki sinirlenenler olacaktır ancak sakinleşip, objektif şekilde düşündügünüzde siz de çevrenizde bu tarz insanların olduğunu hatta fazlasıyla olduğunu göreceksiniz ki biliyorsunuz zaten. Bu tarz deyip havada kalmasın; mesela dinde zorlama yoktur ya da hoşgörü barış dini deyip iki dakika sonra din konusunda bir eleştiri yapılınca veya kendisine bir eleştiri yapılınca içinden 'canavar' çıkan insanlar... Tabi bunun yanısıra özellikle 90li yıllarda daha baskın olan (ki kitap 90li yıllarda geçiyor) Atatürk'ün arkasına saklanarak, Atatürk'ü başka tarafından anlayıp, Atatürk'ü, kendi yaptıkları adaletsizliklere, faili mechullere hatta zulumlere kılıf yapan sözüm ona Atatürkculere de bence güzel bir şekilde deginilmistir. Atatürk'ü insanlardan sogutan biraz da Atatürk hakkında bir kitap bile okumamış ama dilinden beylik lafları eksik etmeyen sözüm ona Atatürk aşıklarıdır diye düşünüyorum. Şimdi bunu dediğim için bile hemen üzerine düşünmeden tepki gösterecek insanların olduğu ve kitapta da üzerinde çokça durulan türban konusu, farklı kesimlerin bakış açısıyla tarafsız bir şekilde romanın kurgusuna herhangi bir zarar vermeden işlenmiş. Türbanin dini yönünden nasıl siyasal islamcilarin bayrağı haline geldiği ve oluşan kaotik durum, kitaptaki farklı görüşteki karakterler üzerinden başarılı şekilde anlatılmış. Kitapta, Almanya'ya hicret edip orada hicret gazetesi çıkaran dinci lider, Seyhin önünde kuyruk olan insanlar, Ahit gazetesi ve bunun yanisira Mızrak gazetesi, iki dinci karakterin isimleri; ki birisi ateizme doğru meyleden Necip ve Necip'in bu duygularını içinde hissedip korkan, daha kapalı olan Fazıl yüzümde tebessüm uyandırdı. Kitabın bir de diğer yüzü var. Yanı aşk... Ka, yalnız ve bu yalnızlığı sürgünde geçen on iki senede kendi kimliği haline gelmiş ama öte yandan da aşık olmak, sevmek isteyen bir karakter. Gençliğindeki devrimcilik ateşine tebessüm eden, siyasete ilgisini kaybetmiş hatta bence hayata ilgisini kaybetmiş ve yeniden bu ilgiyi ancak aşk ile sağlayabilecegine inanmış. Kars'a gitmeyi kabul etmesinin asıl sebebi de üniversiteden arkadaşı Ipek'in Kars'ta yaşamasıdir. Ka, özellikle Ipek'e karşı ilk andan bir aşk duyduğu için mi yoksa birine aşk duymak istediği ve halihazırda Kars'a haber yapma işi çıktığı için aniden aklına İpek geldiği için mi ona aşk duymak istediği tartisilabilir olmasıyla beraber bence ikincisi ağır basmaktadir. Ka, Kars'in yalnızlığında, terk edilmiş, ücra bir köşede unutulmuşluğunda aslında kendini görür. Sürekli yağan kar ise onun üzerine ilham perilerini taşır ve yeşil kaplı defterine on dokuz adet şiirini yazar kitap boyunca. Ancak tiyatro gösterisi sırasında okuduğu ve o an aklına gelen şiiri unutur ve kitabı kendisinden dinlediğimiz arkadaşı bu eksik şiiri ve tabi diğer şiirleri arar. Diğer şiirler de bir sebepten ötürü kayıptir. Kitabin tek eleştirecegim noktası, kitap boyu başarıyla işlenmiş Ka'nin kar ile ilhamini aldığı bu şiirlerine kitapta yer verilmemiş olmamasıdır. Tabiki Ka kurgu bir karakter ve bu şiir konusu da kurgu ancak demek istediğim şiirleril de yazılıp kurgu içine yerleştirilseydi bence çok daha güzel olurdu. En azından kayıp olan ve kitap boyu kendisini merak ettiğimiz şiir yazılıp kıtabin sonuna eklemiş olsaydı... Kıtaptan şu alıntıyla incelememi bitirmek istiyorum; "Yirmi yıl sonra yani otuz yedi yaşına bastığın o günlerde dünyadaki bütün kötülüklerin, yani yoksulların bu kadar yoksul ve akılsız olmalarının ve zenginlerin bu kadar zengin ve akıllı olmalarının, kabalığın, şiddetin ve ruhsuzluğun, yani sende ölme isteği ve suçluluk duyguları uyandıran her şeyin nedeninin herkesin herkes gibi düşünmesi olduğunu en sonunda anlamış olacaksın,"
Kar
KarOrhan Pamuk · İletişim Yayınları · 201214,4bin okunma
··
153 görüntüleme
Ömer okurunun profil resmi
Kaan ağabey, yorumun için teşekkür ediyorum. Kitabı henüz bitirmedim. Lakin yorumunu beğendim. Ayrıca kitabın ne zaman geçtiğini öğrenmek isterken bana cevap vermiş de oldun. Lakin Ka kitapta yazılan "kusursuz" şiirlerden bahsederken kendime şiirlerin eklenmesinin mi yoksa eklenmemesinin mi daha yerinde olduğunu sordum. Neticede eklenmemesinin daha yerinde olduğuna kanaat getirdim. Çünkü şiirler Ka'nın bahsettiği gibi kusursuz ve manidar değilse hayal kırıklığına uğrardım. Üzerimdeki tesirini olumsuz yönde etkileyebilirdi.
Kaan okurunun profil resmi
Rica ederim☺ Evet şiirlerin olup olmaması konusunda dediğin husus da söz konusu.☺
Ayşe* okurunun profil resmi
Ya Kaan kitabın özü olan ve kitapta en sevdiğim alıntı ile bitirmişsin incelemeni, şahane olmuş emeğine sağlık. Şiir konusunda bende önceleri senin gibi düşündüm ama daha sonra bu gizin Orhan Pamuk’un tarzı olduğunu öğrendim
Saf ve Düşünceli Romancı
Saf ve Düşünceli Romancı
‘yı okursan ne demek istediğimi anlarsın :) ağzına sağlık tekrardan.
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :) okuyacağım o kitabı da :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Sezen B. okurunun profil resmi
Ka'nın kar aşkı beni de etkilemişti. Maalesef ben de kitabı Ağustos sıcağında okumuştum. :)) Eline sağlık. Tekrar okumuş kadar oldum. :)
Kaan okurunun profil resmi
En azından ben Baharda okudum hem havalar henüz serinken :)) Teşekkür ederim ☺☺
hank chinaski okurunun profil resmi
Eline sağlık çok güzel olmuş incelemen.Kitabı okumadım ama dönemi biliyorum, alıntılarından takip ettim bazıları tüylerin diken diken ediyor.Yazarın söylediği yaştayım ve ne yazık ki adam haklı...
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Ben o yasa henüz gelmedim ama bence de çok haklı geliyor :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.