Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şakada(!) son nokta
Sokakta gördüğüm ilk insan bir camcı oldu, tiz ve uyumsuz bağırtısı Paris’in ağır, kirli havası içinden bana kadar yükseldi. Bu zavallı adama duyduğum beklenmedik olduğu kadar da zorbaca kinin nereden geldiğini söylememe olanak yok. “Hey! Hey!” diye bağırdım ona, yukarı çıkmasını söyledim. Bu arada, oda altıncı katta, merdiven de çok dar olduğundan, adamın yukarı çıkarken epey güçlük çekeceğini, kırılmaları işten bile olmayan mallarının oraya buraya takılacağını düşünüyor, bundan da bayağı haz duyuyordum. En sonunda göründü: merakla gözden geçirdim tüm camları; sonra da “Nasıl olur! Renkli camlarınız yok mu?” dedim ona. “Pembe, kırmızı, mavi camlar? Sihirli camlar, cennet camları? Ne kadar düşüncesizsiniz! Yoksul semtlerde dolaşmaya kalkıyorsunuz, ama yaşamı güzel gösterecek camlarınız bile yok!” Sonra da hızla merdivene doğru ittim onu, homurdanarak sendeledi. Balkona çıktım, küçük bir çiçek saksısı aldım elime, adam kapının önüne çıkınca, bombamı diklemesine camlarının arka ucuna doğru bıraktım; çarpma sonunda kendisi de devrilince, tüm o zavallı, gezgin serveti sırtının altında kırıldı, yıldırım çarpmış bir kristal sarayın şangırtılı gürültüsü duyuldu. Bense, çılgınlığımla sarhoş olmuş durumda, kızgın kızgın bağırıyordum ona: “Yaşamı güzel gösterecek, güzel gösterecek camlar!” Bu sinirli şakalar tehlikesiz değildir, çoğu kez fazlasıyla pahalıya da mal olabilir. Ama bir saniyede erginin sonsuzluğuna kavuşmuşlar için cehennemin sonsuzluğunun sözü mü olur?
·
52 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.