Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Cündioğlu bu kitabı üstü kapalı olarak Kuran'ın çevrilemeyeceğini savunmak, Kuran'ı çevirisinden anlama umudunu kırmak ve Arapça öğrenmek gerektiğini aşılamak için yazmış. Kuşkusuz bunu açıkça bildirseydi kitap ciddiye alınmayacaktı. Eleştirel bir okuma yaptığınızda bu olasılık çok güçlü olarak karşınızda beliriyor. Bu kitabı yıllar önce okumuştum ve bugüne dek fikrim değişmedi. Yazarın diğer kitaplarını da okuduysanız (örneğin "Siyasi Proje Olarak Türkçe İbadet") bu tarzı orada da kullandığını görürsünüz. Yazarın görüşleri, dilbilime ve çeviribilime uzak olduğu izlenimi uyandırıyor. Gelenek çizgisinden çıkmaya yeltenen bütün çevirileri sahte entelektüel bir kılıfla aforoz ediyor. Kitabı hızlı okumak çok zor çünkü Osmanlıca yazılmış. Akıl hocası Fethullah Gülen gibi, kendini olduğundan daha derin, daha entelektüel göstermek için Osmanlıca kullanıyor. Türkçe sözcüklerle yazmakta zorlanan birinin Kuran'ın Türkçe çevirilerini eleştirmesi ironik. Kuran çevirisi konusunda iki laf etmek isteyen veya en basitinden fikir sahibi olmak isteyenlerin Cengiz Özakıncı'nın Dil ve Din kitabını okumaları şart. Tavsiye değil, şart!
Kur'an Çevirilerinin Dünyası
Kur'an Çevirilerinin DünyasıDücane Cündioğlu · Kapı Yayınları · 2011107 okunma
·
148 görüntüleme
GONCA okurunun profil resmi
İncelemenizi inceledim,okudum. Düşüncelerinize katılmıyorum. Dücane hoca, sözlü kültürden yazılı kültüre geçişi ele aldığı kitabı olan "Anlamın Tarihi" kitabında da Kur'an'ın manasından çıkarılan anlama/anlamlara değiniyor ve gayet mantıklı açıklamalar yapıyor. Arapça bilen için durum farklıysa da, Arapça bilmeyen biri, farklı kaynaklardan aynı ayetin mealini tefsirini okuduğu vakit, kafası karisabiliyor. Çünkü Arapça dilinde bir kelimenin on farklı anlamı olabiliyor. Ancak cümle içinde kullanılırsa, bu fark dörde beşe inebiliyor. Ve bunu Türkçe ye veya başka bir dile çeviren çevirmeni düşünün, çevirisini yaptığı eser sıradan bir eser diil ve son derece hassasiyet isteyen bir uğraş. Durum böyle olunca en sağlıklı olanı, orijinal dilidir. Diyor Dücane... Çok şey istemiyor aslında bizden; müslüman, kendisine gelmiş kutsal mesajlar için yeni bir dil öğrenmiş, çok mu? Cemil Meriç, sırf Viktor Hugo nun Sefiller ini okuyabilmek için Fransızca öğrendi ve bunun için günlerce okula bile gitmedi... Velhasıl gerçek bir müslüman, düşünmeli, okumalı, sorgulamalı, yeni dil/diller öğrenmeli. Ufku geniş, aklını kullanan olmalı...
Gerçeğin Kitabı okurunun profil resmi
Yorumunuz için teşekkür ederim. Orijinal dilin "sağlığını" çevirinin sağlığıyla karşılaştırmak yanlış. En az bir yabancı dil bilen ve çeviri yapmayı denemiş biri, hiç bir sözün, hatta tek sözcüğün bile çevirisinin orijinalinin yerini tutmadığına tanık olmuştur. Bunun üstüne koyup biraz dilbilim karıştıran veya konu üzerine kafa yoran biri, aynı dili konuşan iki kişinin aynı sözcükten farklı şeyler anladığına da tanık olabilir. Arapça bilmeyen ve yakın zamanda öğrenmeyi de düşünmeyen biri olan on yıldır Kuran çalışıyor ve Arapça bilen nice "hocanın" düzeyini geçmiş bulunuyorum. Yunanca ve İbranice bilmeyen biri olarak Tevrat ve İncil'e de çalışıyor, çeviri ve yorum hatalarını ayıklayabiliyorum. Cündioğlu'na göre biz deveyi iğne deliğinden geçiriyor olmalıyız. Sözlükler, metin çözümlemesi yapan siteler, çalışmayı hızlandıran yazılımlar var. Dilbilgisi kitapları, fiil çekim çizelgeleri her yerde, bunlar eskisinden farklı koşullardır. Arapçayı "bilmek" ile "bilmemek" arasında pek çok ara basamak var. Denemeyen, neler yapılabileceğini bilmiyor ne yazık ki. Ve benim gibi çok var, emin olun. Cemil Meriç'in düzeyinde olanlar ne benim, ne Cündioğlu'nun savlarını dinlerler. Onlar bize öğretirler, bizden öğrenmezler. Konu hakkında söylenebilecek neredeyse her şeyi söylediğim ve bütün karşı savları çürüttüğüm çalışmam şurada: gerceginkitabi.com/2016/04/06/turk...
Emre Taştankaya okurunun profil resmi
"Cündioğlu bu kitabı üstü kapalı olarak Kuran'ın çevrilemeyeceğini savunmak, Kuran'ı çevirisinden anlama umudunu kırmak ve Arapça öğrenmek gerektiğini aşılamak için yazmış" Cündioğlu'nun açıkça tam tersini yazması ve çeşitli örnekler vermesine rağmen bu çıkarımı nasıl yaptınız ? Üslubunun sert olduğunu kendisi de söylüyor fakat bu sertlik umut kırmak için değil çevirilerin daha kaliteli ve ciddi yapılması adına dikkat çekmek için. Sizin anladığınız gibi bir savunma yapacak olsaydı bunu üstü kapalı bir biçimde değil açık açık söylerdi çünkü kitaptan anlaşıldığı kadarıyla kapalı değil açık bir üslubu var.
Gerçeğin Kitabı okurunun profil resmi
Açık söylemezdi. Yazar bugünlerde "deist" veya "ateist" olmuştur. Bu benim için şaşırtıcı değil çünkü yıllar önce yazdığı makale ve kitapları görünce toplumla olan ilişkisi bakımından efektif olarak bir Elçi inkarcısı durumunda olduğunu düşünüyordum. Elbette açık söylemeyecektir. Lesley Hazleton'u okursanız o da Muhammed'in Kuran'ı kendi aklından yazdığını açıkça söylemiyor. Söylerse hem girip çıkabildiği Müslüman ortamlardan kovulur, hem de para kaybeder. Mustafa Akyol'u okursanız İslam'ı ortadan kaldırıp modernizme teslim olmayı, Filistin'i ortadan kaldırıp İsrail'e teslim olmayı açıkça savunmaz. Ama yazıp çizdiklerini toplarsanız bu çıkar. Bu model yazarlardan çok var. Bunları niteleyen bir sözcük de var ama site kurallarına aykırı olabileceği için yazmıyorum. Elmalılı'nın meali bugün alıp okumak için neredeyse uygun değildir. Çok daha iyilerini yazan kişileri Cündioğlu "bunlar olmamış Elmalılınınki daha iyi" diye eleştirdiğinde ben bundan Kuran'ın iyi bir çevirisinin yapılmasını istemediği sonucu çıkarırım. Tıpkı doğa yerine tabiat, bilgi veya bilim yerine ilim, bilgin yerine alim diyen hükümetin Türkçenin iyileşmesini istemediği sonucunu çıkardığım gibi. Cengiz Özakıncı'nın Dil ve Din kitabını okuyan herkesin açık seçik anlayabileceği üzere Türk'ün Kuran'ı anlama ve bir yaşam kitabı yapma çabası, ancak dilini arındırma ve yükseltme çabasıyla yan yana var olabilir. Başka türlü olmaz. Ha, Türkçe konuşmayı bütünüyle bırakırız, bakın o zaman olur. Çünkü Türkçeyi Cündioğlu'nun sevdiği biçimiyle, sakat sakat kullanmakta diretirsek şu yazıda bir kaç örneğine işaret ettiğim açmazlara düşer, çıkamayız: gerceginkitabi.wordpress.com/2017/05/15/arap... Yazarın Türkçe İbadet kitabındaki çarpıtmalar dine bakışıyla ilgili daha net bir resim oluşturuyor. O kitapta Türkçe namaz felaketinden kılpayı döndüğümüz gibi bir izlenim çıkıyor. Türkçe namazın yanlışlığını öne sürecek olanlarla Özakıncı'nın kitabı üzerinden tartışmak daha doğru olur diye düşünüyorum. Şu anda Siyasi Proje Olarak Türkçe İbadet kitabı yanımda değil ama hatırladığım kadarıyla Cündioğlu "olmaz" derken ne Kuran'a ne de mantıksal verilere dayanıyordu.
2 sonraki yanıtı göster
GONCA okurunun profil resmi
Rica ederim. Yazı çok uzun olduğu için bitiremedim. Ancak, içindekiler ve giriş kısmı, içerik hakkındaki tahminlerimi doğrular diye düşünüyorum. Bunun yanında, diğer incelemelerinize de baktığımda, susem öğrencisi olduğunuzu tahmin ediyorum. (: Kısacası, istisnalar hariç, düşüncelerinize katılıyorum.
Gerçeğin Kitabı okurunun profil resmi
Susem öğrencisi değilim. Bayındır'ın ve takımının izlediği yöntemler hakkında ciddi eleştirilerim var. Ama yayınlarından yararlanıyorum.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.