Gönderi

Gecede Mutluluk Sabaha İhanet / Nisan Hikaye Ay'ı Etkinliği
Hikaye tamamen bir hayal ürününden ibarettir. Aslı bulunmamaktadır. Belediye binasınin dibinde iki adam, yüksek sesli bir sohbete harareti içjnde ne konuştukları belirsiz bir tartışmaya başlamışlar; anlamsız bir dikkat çekme tertibatı vardı. Akşamı birkaç saat geçmiş, alışıldığın dışında bir şubat mevsimindeydi, Petropolis. Belediye binasının karşı çaprazında Petropolis Devlet Hastanesi vardı. Hastane kapısında sol tarafında birbiri ile gülüşerek sohbet eden beyaz üniformalı hemşireler belli etmedende sokak lambasının ışığı vurduğu tarafta tartışan iki adamı inceliyordu. Daha sonra bir anlık panik yaparak hemşireler içeriye girdiler. Belediye binasında ki adamlar, soğuktan ellerini ovuştururken, diğer taraftanda ses tonlarını biraz alçaltmışlardı. Fiziksel-isterik bir mesaj yaymayı iyi beceriyorlardı. 19 Şubat 1941 Saat gece yarısına gelirken, kimliği belirsiz iki kişi tarafından, hastanenin ikinci katında bulunan Psikolog Mark P. J. Denis'in dolabından, dört tüp şişe kayıptı. Hastane çalışanların sorgulandıktan kısa bir süre sonra, hasta bakıcısının ürkek bakışları arasında; titrek ve ürkmüş ruh haliyle verdiği ifadede, yüzlerinde ameliyat maskesi takılı; biri orta boylarda, diğeri ise uzun boylu zayıf iki kişinin doktorun odasından aceleyle çıktığını görmüş, fakat acele bir ameliyat olacağını düşünerek oralı olmadığını dile getirmeye çalışıyordu. Doktor elbisesi giydikleri içinde hiç şüpelenmemişti anlatmaya çalıştığına göre, ve bu onu çok zorlamıştı. Ses tonunun güzelliğinin yerini, şimdilerde korku filimlerinde bulunan bir kadının acı hıçkırığı alır gibiydi. Sorgulanan Bayan Teresa, aklımdan bir hırsızın olabileceği aklıma gelmedi diyerek ifade vermiş ve istemsizce gerilmişti. Dört çocuğu vardı, eşi hastaydı; işinden kovulmak gibi bir lükse sahip değildi. 20 Şubat 1941 Ciddi ve aceleci bir kapı tokmağı acı acı Zweig'in kapısını parçalarcasına dövüyordu. Prof. DR. Mark, hastane görevlisi ile acele mesaj yollar. Görevliye Bay Zweig'ten başkasına bu mesaji vermemesini söyler. O saatler de Bay Zweig, eşiyle kahvaltı yapıyordu. "Dostum Stefan; dün gece geç saatlerde odamdan dört tüp ilaç çalındı acele et. Mark." Mark Caminho do Ouro olan, şehirden uzak bölgede oturduğundan dolayı hava aydınlandığı saatlerde haberi olmuş Stefan'a da ancak on gibi haber gitmişti. -Bakalım Mark'ın gerçekte ne zaman haberi oldu- Mark ve Zweig, odada tartışırlarken, Komser Black kapıyı çalarak içeriye ansızın girer ve hazır "Bay Zweig buradayken birkaç soru sormak isterim" diye başlar konuya. İlaçların çalınması ile alakalı Zweig'ten de şüpelenmektedir.. Mark ilaçlar hakkında, normal depresan ilaçları olduğunu söyleyerek geçiştirmişti. Zweig'te bundan farksız bir bilgi vermemiştir.. Komiser odadan çıktıktan sonra, aralarında ciddi bir tartışma yaşanır. Zweig, kendi odasından ilaçları, adam tutarak çaldırdığını düşünmeye başlar ve ilacın çalınmasından Mark'ın parmağı olduğundan adı kadar emindir. Daha önce de Zweig odadan çıkmadan son sözü "insanlar için o bir ümitti." der ve kapıyı çarparak çıkar. Zweig'in bu tavrı profesörün hiç mi hiç hoşuna gitmez... Zweig'i iyi tanıyordu, söyleyeceği bir sözün açık tehtid mi uyarı mı olduğunu bilirdi. Okul yıllarında Denis ile aynı okuldaydılar ve aynı yatakanede kalıyorlardı. Zweig ilk senesi ve Denis'in son senesiydi. Aralarındaki ikili ilişki üçüncü sınıftaki Ilija isminde yaşının zekasından bir adım geriden gelen cüssesi devi andıran iri kıymık on dokuzlarında bir öğrencinin neredeyse elinde kalacağı sırada almıştı korumasına. Tabii bu yedi ay sürdü ama, Zweig'i boş bırakmadı. Ilija bazı zamanlar Zweig'i sıkıştırıyor ama öteye gidemezdi. 22 Şubat 1941 Bayan Charlotte E. Altmann, Zweig'in odasına iki kahve götürme telaşesindeydi. Kapıyı çalarak eşinin "gel" demesini beklerdi. Asla hiçbir zaman saygısını yitirmezdi. Eğer odanın kapısı kapalıysa Stefan bir şeyler yazıyordu ve rahatsız edilme konusunda aralarında göz teması ile çoktan anlaşmışlardı. Bay Zweig gülümseyerek odasında Bayan Charlotte'yi karşılar. Masanın üzerine tepsiyi bırakan Charlotte, Stefan'a bir öpücük kondurur ve beraber kahve içmek için müsade istedi. Stefan hayranlıkla eşine bakarak bir mimik işareri ile onayladıktan sonra, ses tonunda ki merhametli tonu "mutlulukla Leydi'm" karşılığını verdi. Stefan bir kitaba daha başlamıştır ve bir kaç satırı yeni karalarken, kafasıda başka yerlerdedir. Charlotte ensesine ve alnına masaj yaptıktan sonra yerine geçerek kahvesini karşılıklı yudumlamaya koyuldular. Akşamın son güneşi batmak üzereken, yeşil manzaranın vermiş olduğu tatlı büyüsüyle Charlotte'yi alıp götüren bir huzur vardır.. birazdan içine bir kuşku düşecektir.. Charlotte omuzuna masaj yaparken "Gecede Mutluluk Sabaha Aşk" yazısının üzeri karalanmış, "Gecede Mutluluk Sabaha İhanet" başlığını attığını görmüş, bu da Charlotte'yi huzursuz etmeye yetmişti ama... Dışarıda bugün, normal günlerden çok daha fazla soğuk hava vardı. Charlotte şömineye birkaç odun atarken, dışarıdan gelen tıkırtıların ne olduğuna bakmak için cama kadar varıp etrafı kontrol ettiysede bir şey göremedi... üzerinde her zaman ki beyaz elbiselerinden biri vardı. Asker yeşili şalı bu aylarda omuzlarından inmezdi... Saat sabahın üç sularında, bekçi Zweig'lerin evinin önlerinde iki yabancının dolandığını görür ve durdurup kimlik görmek istemektedir. Lakin adamlar durmak yerine bekçinin geldiği yönün ters istikametine doğru koşmaya başlarlar ve dört yol ağzında iki ayrı yöne kaçtıklarından bekçi takibi bırakmak zorunda kalır. Zweig'lerin kapısına kadar gelir, kapı tokmağını kaldırır ve vazgeçer. Gece çığlıkları, sessizce kasabayı inletiyordu, duyan yoktu herkes uyuyordu. 23 Şubat 1941 Ayaz bir sabahtan soğuk bir kasaba uğultuları. Gün öğlen saatlerini ıskalarken, Zweig'lerin yatak odalarında yan yana ebediyen uyumaya yüz tutmuş iki beden, oda bir kışı andırıyorlardu. Hastaneye götürülen Charlotte ile Stefan bir şişe dolusu ilaç alarak hayatlarına son vermişlerdi. Masada duran ilaç şişeleri, iki aşkın ebedi yolculuklarını fazlasıyla anlatmaya yetiyordu. Bir taraftan savaş, bir taraftan hain dostluklar... bir taraftan pusulanan para iblisleri, dünyayı kasıp kavuran yalnızlık senfonisi dinleniyordu Petropoliste. Dikkat edilmeyen iki şey vardı; mutlu bir gecenin ardından, mutfakta duran iki mutlu kahve fincanı, diğeri ise Zweig'in odasında duran, ilk on yedi sayfası yazılmış hikayesi. Kayıtlara; Charlotte E. Altmann ile Stefan Zweig birlikte bir şişe dolusu ilaç ile, tahmini olarak gece yarısı intihar edildiği belirlenmiştir denildi. 26 Şubat 1941 Prof. Dr. Mark P. J. Danis sabah gazetesini eline alıp, odasında arkasına yaslanıp votkasını yudumlarken, "Petropolis Bekçisi Eddy, ormanlık alanda 32 yerinden bıçaklanmış şekilde ölü bulundu. Cüzdanı ve silahı üzerinde yoktu, dili kesilmişti." yazıyordu.
··
27 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık , farklı bir kurgu , anlatımsal hatalar var biraz. Teşekkürler katkınız için etkinliğe.
Sükûnet okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim Erhan Bey
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.