ağaç, bütün engellere
karşın, güneşe doğru büyür. Günün birinde, dikey
duran bir kayanın yarığından içeri bir meşe palamudu düşer. Tohum filizlenir, fidan olur; gelgelelim, fidan güneşe doğru değil, ufka doğru büyümeye başlar. Kaya yatak fidana doğrulma şansı vermez. Bir süre sonra fidan kayanın altından dolanarak yukarıya, güneşe doğru yol almayı başarır.
Başarır ama, bu kez de havaleli bir hal aldığından
kırılıp parçalanma tehlikesi başgösterir. Derken, bir
mucize olur. Dallardan biri, gerideki yamaca yönelir, orada yeni bir yarik bularak kendine destek
sağlamış olur. Sonra ikinci, üçüncü dal gelir birincinin ardından ; ağaç, desteğini iyice güçlendirinceye dek daha başka dallar da gelir. Doğanın gerçekleştirdiği deneyimde bu eylem, aslında hiç de
deneyim sayılmaz; çünkü; gerekliliğin karşı konulmaz baskısıyla meydana gelmiştir.