Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

152 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
George Orwell'e ait okuduğum üçüncü kitap oldu. İlk olarak
Kitaplar ve Sigaralar
Kitaplar ve Sigaralar
bu kitabı ile giriş yapmış daha sonra karmakarışık bir hale sokan
1984
1984
kitabı ile devam ettirmiş ve şimdi de yine aşina olduğum Hayvan Çiftliği ile mola vermiş oldum. Hemen sadede geleyim. Hayvan Çiftliği eseri Orwell'in okuduğum iki kitabına istinaden en yalın, en açıklayıcı ve sohbet niteliğindeki ki buna eğlenceli de diyebilirim. Kitabıydı. Hatta karakterler arası diyaloglar yer yer eğlenceli ve gülümsetiyordu. Kitap içerisinde ana karakterler yoktur. Sadece temsili olan birkaç karakter vardır o kadar. İsminden de anlaşıldığı gibi bir çiftlikte geçen konunun başkişileri hayvanlardan oluşuyor. Bunlar içerisinde önder niteliği taşıyan domuzlardır. Bunların yanı sıra eşekler, atlar, ördekler, güvercinler, kazlar, tavuklar gibi hayvanlardan oluşmaktadır. Kitabın bazı karakterleri gerçek kişiler üzerinden tasvir edilmiştir. Filminde de olduğu gibi, üzerinde çok fazla yorum yapılmıştır. Çiftlikte yaşayan hayvanların kendilerini sömüren, eziyet edip hor gören insanlara başkaldırıp yönetimi ele geçirmek istemesiyle başlıyor. 10 bölümden oluşan ve ilk iki bölüm de söylemleri ile ön plana çıkan 12 yaşındaki 'insan(iki ayaklı) düşmanı koca reis' ile düşündürücü ve hayal gücünüzü canlandırmaya itiyor. Çiftlikte lider olarak görülen domuzlardır. Çünkü domuzlar akıllı ve güçlüdür. Ne yazık ki kitabın sonunda acı bir söz ile 'devrimi' yine domuzlar saptırır ve bütün eşitlik anlayışı yok olur. Koca Reis'in "Bütün hayvanlar eşittir" demesi diğer hayvanlar arasında sevinçle karşılanırken, bu durumun ileriki zamanlarda değişikliğe uğrayarak, "Bütün hayvanlar eşittir; ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir." Sözüne dönüşmüştür. Yani sapkınlık ve 'insanlar gibi olma ve onlar gibi düşünme' durumuna evrilmiştir. Kitap içerisinde resimlerde çok düşündürücü bir rol oynamıştır. Domuzların her ne kadar başlarda insanlar gibi giyinmeyeceğiz, onların yataklarında yetmayacağız gibi ağır sözleri ve kuralları olsa da, kendileri bu durumdan muaftır. 9. Bölümde insan yatağında yatan Napolyon görülürken, 10. bölümde ise siyah takım elbiseli, puro içen ve kağıt oynayan, içki içen domuzlar görülüyor. Bu sapkınlık diğer hayvanları korkutur ve o can alıcı söz söylenir. "Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirilerinden ayırt edemiyorlardı." Şair burada diyor ki; hayvanlaştı, bir zamanlar insan olanlar... Kitapta önder domuz Sovyet lider Stalin'i temsil etmektedir. Her daim kısa ve öz konuşur. Karışıklık, kargaşa gibi durumlarda olaya müdahil olup ortamı sakinleştirir. Hem mahkeme hem politikacıdır. Dıııt... Tanıdık geldi biliyorum. :) Karakter analizine geçmeden önce bir karşıtlık olan Kollektivizm'i ele almak istiyorum. Kitap içerisinde lider domuzlar dışında geri kalan hayvanlar adapte olmak ve alınan karara karşı fikir beyan edip onaylamakla görevliydi. Yani bazen çoğunluğa ve çoğu zaman da lidere itaat etmek zorundaydılar. Kısacası Kolektivizm düşüncesine göre bireyin yaşamı kendine değil, yalnızca bir parçası olduğu(diğer hayvanlar) grup ya da topluma aittir; hakları yoktur(kitabın sonlarında bazı hayvanlar ötekilerden daha eşittir söylemine ithafen), değer ve amaçlarını grubun “daha büyük iyiliği” için feda etmelidir. Kolektivizme göre, grup ya da toplum ahlâki kaygının temel birimidir ve birey ancak gruba hizmet ettiği oranda kıymetlidir. Şimdi aklımda olan birkaç karakteri ve özelliklerini yazacağım. Napolyon(Stalin): Çiftliğin Koca Reis(öldükten sonra) başa gelen lideri ve hayvanlar içinde en güçlüsüdür. İkna yeteneği ve kısa konuşmasıyla, sürekli pro içmesiyle bilinir. Diğer hayvanlar ona 'yoldaş' diye hitap eder. Böylesi bir kişiliğe ve saygınlığa sahip olduğundan çiftlikteki tüm hayvanlar ona kulak verir. Denetime son derece düşkün bir domuzdur. Disiplini çok sever ve iki ayaklı canlılar (insanlar) için çok katı fetvaları vardır. En dikkat çekici nokta ise, insanlardan nefret edip giysilerini ve kullandıkları hiçbir şeyi kabul etmeyen bu domuzcuk, kendisine sigara ve içki tüketimi izni verip, yatakta uyuması ve insan giysileri giyebilme ayrıcalığı sağlar; böylece diğer hayvanlara eşitsiz muamele de yapmış olur. Boxer(en sevdiğim karakter): Bir attır. Akıllı değildir ama çok çalışkandır. Kitapta iki defa,"çok çalışacağım, daha çok çalışacağım" sözü mevcuttur. Çok itaatkar ve sadıktır. Napolyon'un her söylediğini onaylardı. Bu yüzden çiftliğin diğer hayvanları ona saygı duyardı. Jones: Eski çiftlik sahibiydi. Hayvanların baş kaldırmasının sebebiyde ayyaş Jones yüzündendi. Hayvanlara eziyet eder, yemlerini doğru düzgün veremeyen biriydi. Domuzların burunlarına halka takar ki isyan sonrası halkalar, semerler ve bıçakları el birliğiyle yok edeceklerdi. Güvercinler: Bu hayvanların KGB'yi temsil ettiği söylenir. Bir tavsiye vermek istiyorum. George Orwell'in 1984 kitabını okuduktan sonra bu kitabı okumanızı öneririm. Çünkü 1984 kitabında Kollektivizm, totaliter (distopya) modeli, sosyalizm etkisi, özgürlük, mücadele, kölelik gibi kavramların çok daha sık yer edindiği bir kitaptı ki burada da etkisini farklı bir işleyişiyle görüyoruz. Öyle ki 1984 kitabından sonra Hayvan Çiftliği'ni okumanız hem kavram karışıklığını önleyecek, hem de kitabı bitirdikten sonra soru işareti barındırmayacaktır. Sıralama açısından önemlidir. Son olarak kadeh hep birlikte kadeh kaldıralım. Özgür olupta köle olanlara değil; köle olup özgürlük hayali kuran ve mücadele verenlere!...(yaşasın diğer hayvanlar. Kahrolsun domuzcuklar) Keyifli okumalar.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020246,2bin okunma
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.