Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şeriat o füze rampasıdır ki, o rampa marifetiyle ve onun aletleriyle fezaya fırlatılmadan sonsuzluğa ermenin çaresi mevcut değildir. Tasavvufu tek başına dinin esası kabul edenler, tasavvufu dinin «mebna - temeli» bilenler, şeriatı reddedenlerdir. Küfürdür nasipleri bu adamların... Bu adamların yaptıkları hokkabazlıktır zaten... Sahte velilerin çoğu bunlardandır. Şeriatın tezviç etmediği, kabul etmediği hiçbir kıymet makbul değil; ve ölçülendirmediği, kucaklamadığı hiçbir hakikat mevcut değildir. Tasavvufa dinin esası diyenler Şeriate karşı gizlice omuz çevirenlerdir ki, en büyük yanılma içindedirler. Fakat «Şeriat öz tebliğleriyle esasdır, tasavvuf hiçbir şey değildir!» demek de Şeriatın lübbünü, ruhunu görmemek ve satıhta kalmak gibi bir hataya gider. Bakın, ne kadar ince!.. İslâm incelik işidir. Ruh ile beden arasındaki münasebeti sezenler, şeriat ve tasavvuf arası taallûku kestirirler... Şu halde tasavvufa dinin esası olmak bakımından esasın ruhu diyebiliriz. Dinin esası, ancak Resulün tebliğ ettiğidir. Ve Şeriattır. Onun içi, mahremi, ruhu, özü tasavvuf... Tebliğ mevzuu olmayan, yani bütün beşeriyete mecburi rejim ifade etmeyen hususi eriş noktası ise tasavvuftur. Dinin esasına bağlı tamamlayıcı nokta... İşte bu şekilde, tasavvuf, ne bakımdan dinin esası, ne bakımdan değil, izah etmiş oluyoruz.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.