Gönderi

163 syf.
·
Puan vermedi
Adını sıkça duyduğumuz, aşina olduğumuz, değerlendirmelerini de grubumuzda okuduğumuz bir Sabahattin Ali klasiği. Kitap Raif efendinin yazdığı defterin okunması üzerinedir. Aslında ben ilk olarak Raif efendinin iç dünyasına değinmek istiyorum biraz çünkü: Kalabalığın, karmaşanın içerisinde yalnız kalmış, kalabilmiş. Sağır etmiş çığlıklara kulağını, kör etmiş etrafındaki sahte samimiyete gözlerini, lal etmiş dilini onu yoran, açıklama yapmaya mecbur bırakan her cümleye, kapanmış içine öylece. Tüm bunlara sebep olacak şey kitaplardır tabii ki. Ah şu kitaplar yok mu! Bizi sayfaların içine mahkum eder, adeta dünyamızla alay eder gibi bizi bir kaç sayfa hülyaya boğar sonra son cümlenin noktası ile uyandırır, artık hülya biter kabus başlar çünkü hakikat bu kadar güzel, yaşanmaya değer olamaz. Hani yaşamı boyunca acı çeken insanlar için o öleli çok oldu ama toprağa sonra kavuştu derler ya Raif efendi de öyleydi. Ölüm sadece toprağın altında olmak değildir bence. Raif efendi o defteri yazmaya başladığı gün yalnızlıktan öldü. Onu dirilten şey Maria Puder. Gittiği resim sergisinde bir tablo görür, adeta vurulur tabloya, hayran olur. Her gün gelir en ince ayrıntısına kadar hayranlıkla izler. Hatta ressamıyla bile konuşur ama tabloyla o kadar meşguldür ki ressamı olduğundan habersizdir. Gecenin bir köründe sokakta rastlaşırlar fakat bu Raif efendinin görünmek istemediği bir halde olur. Daha sonra peşinden gider, hayatı boyunca "Bu beni anlamaz." diyip kestirip atan birisi şimdi hiçbir şey söylememesine rağmen "Bu beni anlar." diyor, çorak kalbinde çiçekler açtıracak kişiydi o. İnsanlardan beklentileri her ikisinin de yoktu, yalnızlıklarını paylaştılar bir birleriyle fakat Maria Puder'in ruh halleri, tavırları için ayrıca konuşulabilir. Onu bu hâle getiren, zorlayan yaşamı için. Hülasa edecek olursak eğer Raif efendinin kurduğu her cümleden yalnızlık, çaresizlik fışkırıyor, Maria Puder ona yaşadığını hissettirdi. Yaşamak beden ile değil ruh ile olunca anlam kazanıyor. Bizler dünyadan ziyade kafamızın içinde yaşayan insanlarız. Raif efendinin dünyasını yalnızlık süsledi. Ruh tahlili yapılabilecek güzel bir kitap. Raif efendinin hayatını Maria Puder ile tanıştıktan öncesi ve sonrası diye ayırabiliriz. Onunla yaşadığı her şeyi eksik bırakan tek şey Puder'in inanmaması, burada inanmak eğer eksikse her şey yarım kalır diyebiliriz. Sonra çabaladı ve Puder ona inandı. Raif efendi Türkiye ye dönmek zorunda kaldı, sık sık mektuplaştılar bir süre sonra mektupların arası açıldı ve artık tamamen kesildi. Sonra ne mi oldu? Artık Raif efendi de hayatına giren kimseye inanmadı. Âdeta Maria Puder gibi oldu, önyargılı ve eksik. İnsanın içini kemiren bir cümle: Bu böyle olmayabilirdi! Şimdi her şey çok farklı. Raif efendinin adını bile bilmediği bir kızı var, başka bir ailesi var. Ama artık Raif efendi yok! Belki ölüm tekrar kavuşturur ruhlarını. Hayat bir tesadüften ibaret, sonra peşinden sürüklüyor aciz bedenimizi. Kurduğu her cümle ile hayatınızı sorgulayabilirsiniz. Velhasıl Atilla Şanbay'ın da dediği gibi: Bazı şeyler, kötü sonlara rağmen yaşanacak kadar güzeldir. Tavsiyemdir.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021317,9bin okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.