Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

140 syf.
9/10 puan verdi
·
34 saatte okudu
Aşığın âcizine “Ferhat” derler.
Sonbahar hüzün mevsimi derler ya kim çıkardı acaba bunu… Neyi düşündü, aklına ne geldi de sonbaharı diğer mevsimlerden ayırıp bir ayrılık havasına soktu. Seven ağaç sevilen yaprak mıydı da hazan mevsimini yakıştırdılar sonbahara. İnsanın hayal gücünün asla sınırı yoktur, mutluluğunu başka bir bedenin varlığına bağlayanlar elbet sevdiği gittiğinde sonbaharda yaprak döken yaz ağaçlarına dönerler, çıplak, silik ve yalnız. Aşığın âcizine “Ferhat” derler. Birini hayatımıza sokmak, ilgi duymak ihtiyaç mıdır? Hele aşk, herkes âşık olduğunu sanır ancak bunun bir merak olduğunu bilmez. Merak aşkı tetikler, kişileri yakınlaştırır, birbirlerine ilgi duymasını sağladığı için iletişimi kuvvetlendirir. Her aşk aslında güzel başlar, çünkü kişiler birbirini merak eder, buna ise “ben seni tanımak istiyorum” diyerekten meşru bir kılıf uydurur, merakları tükenene kadar samimi, içten bir birliktelik yaşarlar. Merak bittiğinde ise arkasından ayrılık gelir. Hepimiz farklı insan türleriyiz ve her birimizin tadı bir başkadır. Duygu olarak, düşünce olarak hep farklı keyifler, hobiler peşinde koşarız. İşte bu sebeple hayatımıza başka başka insanlar girer ve biz belki bir tanesiyle hayatımızı noktalarız. Eşler arasındaki bu aşk dediğiniz şeye bir alışveriş desem belki bana kızanlarınız olacaktır. Ancak şunu söylemek gerekir ki her beraberlik bir alışveriştir. Kişiler kendi yalnızlıklarını karşısındaki eşine sunar ve eşi de kendi yalnızlığını alır, aldığı yalnızlığa karşılık kişiye sunar. “...beş ekimde onu bıçakla öldürdüğümü sanıyorlar. Ben onu o zaman değil, çok daha önce öldürdüm. Tıpkı şimdi herkesin, herkesi öldürdüğü gibi.” (Alıntı #48308514 ) Ruhen bozulmaların en başında bu karşı cins ilişkileri gelir. İnsanı ruhsal hasta eden en belirgin durum ise ihtiras denen duygu durumu topluluğudur. Şehvet duyarız, para için deli oluruz, güç için yanıp tutuşuruz ve sevişmek için kırk dereden su getiririz. Bizim için şimdilik önemli olan “Şehvet” ve “Cinselliktir.” Bilimsel olarak diyorlar ki haftada üç kere orgazm ile noktalanmış ilişki sağlık için gereklidir. Peki, bu gereksinimin yaşı nedir? Kaç yaşında insan bu sağlıklı yaşam formuna katılabilir ve seks hayatına sağlık için adım atabilir. Bilinen o ki erkekler 13-14 yaşlarında başlarlar ergenlik dönemlerine ve artık kafada bir şey vardır ki o da cinsellik… Aşk nasıl merak ile alevleniyor ise cinsellikte merak ve yasak olmanın sarhoşluğuyla insanın aklını başından alıyor. Haydi, şimdi seviştirin 13-14 yaşındaki çocuklarınızı da görelim. Köhne dünyanın köhne yaşantısına tam bir ayak uydurabilmek için hayvan olmak gerekmektedir. Bilimsel olarak bakıldığında evet bu yaşlar cinsellik için çok uygun yaşlardır ve kişiler dilediğince bunu yerine getirebilir. Bu seferde karşılarına yasalar, yasaklar diye bir dünya set çıkmaktadır. Diyorlar ki çocuklar biz sizin aklınıza, sezinize ve bütün hal kavramlarınıza güvenmiyor olduğumuz için size 18 yaşına kadar sevişme, ilişki yasağı getiriyoruz. Çünkü neden diye sorduğun zaman ihtiras sahibiyiz ve ihtiraslarımız bizi hayvanlaştırır, biz hayvanlaşırsak eğer ve karnımızda tok ise yapabileceğimiz yegâne durum sevişmektir. Gelelim asıl meseleye hadi erkek dostlarımız bu konuda çok şanslı, para karşılığında, sağlıklı ya da sağlıksız şekillerde genelev diye tabir edilen yerlerde dünya var olduğundan beri ihtiyaçlarını görebilmektedirler. Ya kadınlar! Erkeklerin böyle bir lükse sahip olmaları kadınlardan daha üstün bir tür oldukları için midir? Biliyorum hepimiz toplum önünde birer ahlak savunucularıyız ama kapalı kapılar ardında hepimiz ahlaksızın önde gideniyiz… Lütfen istisnalar ya da ahlak savunucuları hemen genelleme yapma diye uyarı yapmasınlar, keza ondan daha ahlaksızı yoktur. Eserimizin derdi de tam bu noktada başlıyor. Tolstoy’un harika bir gözlem ile kaleme aldığı eseri dönemin çok iyi bir sosyolojik ve toplumsal sorunudur. Ustaca ve sürükleyici bir şekilde hikâye ettiği kurgu yaşadığı dönemin çirkinliklerini gözler önüne sermekle kalmıyor, aile denen kurumun nasıl ayaklar altına alındığının, kişilerin “ihtiraslarının” nasıl toplumu bozduğunun, kadın-erkek her bireyin bu ihtiraslara kapılıp nasıl hayvanlaştığını içermektedir. Tolstoy kitaplarında bu denli toplumsal sorunlarla karşılaşmak çok olağandır, çok iyi durum analizi yapması ve kişileri kurgularken psikolojik detaylara bu denli ustaca girmesi beni çok mutlu ediyor. Bilimin ve sanatın nasıl toplumun ahlakını bozduğunu ise eser içerisinde sizin keyfetmenizi, yazarın ahlak anlayışının bir bölümü olan kurgusunu kendinizin okumasını isterim. “Eğer hiçbir amaç yoksa, eğer yaşam, sırf yaşamış olalım diye bize verilmiş bir şeyse yaşamanın gereği yoktur. Ve eğer öyleyse o zaman Schopenhaur'ler, Hartmann'lar, budistler son derece haklılar. Ama eğer yaşamanın bir amacı varsa, o zaman amaca ulaşıldığında yaşamın sona ermesi gerektiği de ortadadır.” (Alıntı #48296659 ) Günümüzde ve diğer her dönemde evlilik bir akitti. Yukarıda bahsettiğimiz merakın devamından sonra gerçekleşen bu akit kişileri artık daha da yakınlaştırır, kapılar arkasında ve dahi her yerde beraber görülebilme durumunu meşrulaştırır. Merak iyice zirveye çıkar ve artık merak uyandıracak bir şeylerin kalmadığı, iletişimin zayıfladığı, muhabbetteki cümlelerin yalınlığı ve sadece ihtiyaca dayalı olduğu görülür. Bu saatten sonra eşlerin birbirlerine olan ihtiyacı tükenir ve mecburen birbirlerine maruz kalmaya başlarlar. Dünya üzerindeki çoğu evliliğin sürmesinin sebebi eşlerin mecbur olarak evli kalmalarını öngörmektedir. Ruhsal ihtiyaç tükenmiş olabilir, hani o aşk dediğimiz merakta bitmiş olabilir, bitmeyen tek şey yaşayabilmek için var olan maddi güç, yani para. Bu da demek oluyor ki toplumun çekirdeğini oluşturan ailenin temelini koruyan, bozulmasına mani olan şey “para.” Ne acı. Yazarın yüceliği yüzünden yazar hakkında bilgi vermeyi es geçiyorum. Hikâyenin ise bir tren yolculuğunda karısını öldüren bir adamın, neden böyle bir işe kalkıştığını yanında seyahat eden bir adama anlatmasını konu etmektedir. Tolstoy’un betimlemeleri ve psikolojik, toplumsal olarak eşleri konu alıp felsefesini konuşturduğu naçizane bir eserdir. Kitap ismini Beethoven’in bestesi olan Kreutzer Sonata’dan almıştır. Kitabım Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan, çevirisi yerinde, sayfa yapısı normal ve hatasız. Kitap hikâyesine hemen başlıyor ve sonlandıktan sonra yazarın eser yayımlandıktan sonra yapılan eleştirilere karşılık olarak kaleme aldığı harika bir sonsöz ile bitiyor. “İnsanlar çocuklarını hayvanların yavrularını yetiştirdikleri gibi yetiştirmemeli, onları yetiştirirken güzel, tombul bir beden dışında kendilerine başka amaçlar edinmelidirler." (Sonsöz’den) Sözün özü; benim için harika diye tanımlayabileceğim bir eserdi. Hem hikâye türünde olması, sosyolojiyi, psikolojiyi ustaca işlemiş ve felsefe yanlarını eksik tutmadığı için tavsiye edilesi ve okunulasıdır. Sevgi ile kalın.
Kreutzer Sonat
Kreutzer SonatLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,6bin okunma
··
208 görüntüleme
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Tolstoy'un bu eserini henüz okumadım ama kitap hakkında az çok bilgi sahibiyim bu adamın benim ahlaki yanımı besleyen bir tarafı var öyle ki bizim din adamlarımızdan çok daha etkili benim üzerimde, çok eleştirilen yanları olsa da işaret ettiği noktalar görmezden gelinemez bu esere Kreutzer Sonat ismini vermesine de cukk oturmuş diyebiliriz.saygılar...
Osman Y. okurunun profil resmi
Khimaira hocam emeğinize sağlık. Bir Attila İlhan şiirini hatırladım paylaşmak isterim , çok değişmişsin birden tanıyamadım bir çay içer misin yoksa kahve mi kibritim yok demek cıgaraya başladın ellerin de titriyor bir şeyin mi var
Tayfun okurunun profil resmi
Şiiriniz çok tatlı Atttilla Bey... Teşekkür ederim.
Tayfun okurunun profil resmi
https://1000kitap.com/Rodyanikov bana bu kitabı okutturup hesabını kapatmıştın ve bende ardından biraz kulağını çınlatmıştım şimdi seni yeniden görende :) bir tuhaf oldum :))))
Bu yorum görüntülenemiyor
ismail okurunun profil resmi
Baştan sona okudum kesinlikle okunması tafsiye edilir. #47696809 Aklima belkide bu geldi Gerçekçi bir adamsin abi Onu soyliyim Ama öyle bir inceleme olmuşki Incelemeyi yapan kişi bu kişi sen oluyorsun abi shdhhdhd Sanki gerçekçilik ve narsist karışımı bir yapin var jsjjdjd
Tayfun okurunun profil resmi
Sen kadar usta bir kalem değilim İsmail. Ama teşekkür ederim beni onurlandırdın ;) Bu arada alıntın çok doğru... Bende öyle düşünüyorum, hayvanca ama öyle :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.