Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Weber bilimsel düşüncenin ve kapitalizmin neden sadece Batı'da ortaya çıktığını sorduğunda kendisine, cevabı da hazırdır. Ona göre özellikle Uzakdoğu ve İslam düşüncesinde tıp, biyoloji, kimya bir zamanlar çok gelişmiş olsa da, belirli bir "ussal" temelden, araçsal akıldan yoksun kalmıştır. Deneysel ve kanıtlamaya dayalı yaklaşım, Rönesans'ın Helen düşüncesine geri dönerek geliştirdiği bir yöntemdir. Rönesans Avrupası'ndan önce, doğa bilgisi herhangi bir mekanik ya da matematik temele oturtulmamıştır. Aynı zamanda kesin hesaba dayalı, ölçülebilir bir dünya kavrayışı kapitalizmin çıkarlarına da uygun düşer. Bilimsel, sanatsal, siyasal ve ekonomik tüm alanlar, "Batı'ya özgü olan ussallık" yörüngesine girdiğinde, kapitalizmin dünyayı karşısına alan ethos'u da belirginleşmiş olur.
Sayfa 106 - MetisKitabı okudu
·
10 görüntüleme
Karakedi okurunun profil resmi
Bunlar artik bir noktadan sonra metafizik tahlillere benziyor. Max weber de olsa oyle. Eger kapitalizm batida bilim ussal temele oturdu diye gelistiyse, o zaman bilimin nedem doguda degil de batida ussal temele oturdugunun da tartiisilmasi gerekir. Bunu tartismaya baslayinca weber ve benzerlerinin aslinda tahlil yapmadigini, surecin sadece belli bir kismini (kapitalizmin gelismesi orneginde avrupa ronesansi gibi) analiz edebildigini goruyorsun. Dogudaki "ussal" sorgulamalar aslinda batidan cok daha erken baslamis. Bu doneme beytul hikmet diyorlar. Yani weberin neden diye gordugu sey aslinda sonuclardan sadece biri. Bugun de bu aydin tiplemesinden cokca var.
Hasan Suphi okurunun profil resmi
Aslında meseleyi neden-sonuç diye ayırmaktan ziyade karşılıklı etkileşim olarak kavramak bana daha makul geliyor. Örneğin Budizme bakalım: Şehirlerin yaygınlaşmaya kente göçün oluşmaya başladığı bir zaman-mekanda, ticaretin yaygınlaşması kaçınılmaz bir şey. Brahmanizmin katı kast sistemi burada her türlü alış-veriş ilişkisine ket koyuyor. Bu dönemde Buda'nın düşünceleri ise, hangi kasttan olursa olsun insanların birbirleriyle etkileşim kurabileceğini söyleyen bir dünya görüşü. Nitekim Budizmin bu dönemde ilkin tüccarlar arasında yaygınlaşmaya başlaması da bir tesadüf değil. Ancak bana sorarsanız, bu fikirlerin o çağda ortaya çıkması da tesadüf değil. Yani bazı üretim ilişkileri ile ona uygun ethos birbirini besleyerek ilerliyor. Rönesans'ın bilimini gerek Yunan, gerek Mısır gerekse İslam biliminden ayıran çok temel nitelikler var. Aydınlanmacılığın ve dönemin materyalist filozoflarının da etkisiyle, öte dünyaya gönderme yapmayan; maddeye insansı özellikler yüklemeyen, gitgide vitalizmden arınmış, bu dünyayı kendi içinden izah etmeye çalışan ve matematik ile ileri düzeyde birleşmiş bir bilim tarzı bu. Rönesans bilimi tüm bu özellikleri bir araya topladığında; dünyevi, materyalist, niceliksel, hesaplama odaklı bir bilim imajı doğuruyor ki, bu Weber'in kapitalizmin ruhuna yakıştırdığı özellikler. Bu yüzden kurulan paralellik bana uçuk gelmiyor, lakin ben de ilişkinin tek yönlü geliştiğini düşünmüyorum. Marx'ı kesinlikle ihmal etmemek gerekir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.