Evet bir gün daha bitti. Bugün de kustuk nefretimizi, rahatladık. Kafamızı kuma gömmeye devam edebiliriz artık. Nasılsa bu kadar tepkiden sonra kendine gelir erkekler, ölmez daha fazla kadınlar. 221 diyor anıt sayaç. Emine Bulut, Tuğba Erkol eklenmemiş daha. Tuğba Erkol da 20 yerinden bıçaklanmış kocası tarafından . Adam,"namus için pişman olunur mu hiç?" diyor. Biz de geleceğe umutla bakabiliyoruz. Twitter'da herkes lanetlemiş çünkü. Cumhurbaşkanından, Diyanet İşleri Başkanına, dizilerdeki o delikanlılardan, "kocam değil mi sever de döver de" kadınlarına herkes lanetlemiş. Bir şeyler yapılmalı diyor herkes. Erkekler toplanmış televizyonlarda, konuşup ne yapılması gerektiğine karar vermeye çalışıyorlar, daha ne olsun. Lanetliyoruz, küfrediyoruz, Emine Bulut'un ismi her yerde, belki bir farkındalık oluşturacağız evet. Hem kafa kesmek ne, yakışıyor mu 21.yüzyıla ? Geçen sene 395 diyor anıt sayaç, günde bir kadını geçmiş öldürülenler, Şule Çet de var, hani hala adalet istenen. 2015 de 293 cinayet varmış, nüfus artıyor canım, doğaldır. Özgecan da orada, hatırlayan var mı kaç hafta kaldı manşetlerde. Eskide kaldı ama o zamanlar, azalacak artık - hem erkeklere emanetmiş kadınlar, kendileri de namusları da. Namuslarını da koruyacağız doğal olarak. Yok, olmadı galiba. 2008'de 66 diyor anıtsayaç. O zamanlar daha farklı galiba ülke. Suriyelilerdendir belki. Benim hatırladığım kimse yok listede, belki sizin vardır. Anaerkil bir toplum olsak kadınlar öldürür müydü acaba erkekleri namus için. Kaç yıldan beri var anıtsayaç ve her yıl artıyor cinayetler. Diziler yüzündendir dedikleri gibi belki de. Zaten hayali şeyleri çekiyorlar hep, özendiriyorlar masum insanlarımızı. Yoksa taciz/tecavüz gibi bize ters şeyler girebilir miydi toplumumuza bu kadar? Ya da dış mihraklar/netflix belki? Coğrafya kader mi- ne alakası var. Ama belki bizim kaderimiz de anıtsayaçtır. İleride gökyüzüne kadar yükselen bir anıt yaparız belki tüm isimlerin yazılı olduğu, karşısına geçip lanetleriz yine herkesi. Sonra da evlerimize dağılırız namuslu, namuslu. Namus önemli çünkü.
Erkek olarak konuşmuşuz biz yine, kadınlar da beğenmiş :) Neyse, münferit bir kaç kötü olay diyelim o zaman sadece kötü adamların yaptığı. Biz temiziz yeterince allahtan.
Olay gündemden çıkınca biz de ‘duyarlılığımızı’ kendi gündemimizden çıkarmayalım. Şimdi tesadüfen denk geldim yazıya. Unutmak en kötü hastalık. Daha sık hatırlamalı, daha sık hatırlatmalıyız birbirimize...
Sen içinden geçenleri sıcağı sıcağına yazmışsın ama o ateş hala yanmaya devam ediyor. Medyaya yansımayan binlerce olayı unutmayalım.
O sayaç birgün duracak!
Bu yorum görüntülenemiyor
Erkekler (kaba anlamda söylemek istersem) bu asrın dengi değil. Çok dikkat ederseniz, ormandan çıktığından bu yana evrimini de tamamlamış sayılmaz. Bir saptama yapıldı ki; dünya tarihinde erkeğin 1 yer değiştirmesine karşın kadın 8 farklı yere ulaşabilmiş. Bu da görgü ve sentezi/seçilmişleri/seleksiyonu anlatabilir. Nitekim, güç ve kabalık ve de tek düze bakış açısını hala erkek pelerin gibi üzerinde tutar. Bu kararlılık manasına gelmesin. Kadını anne kökünden ve güvenli sığınağımız yaşam temelinden çıkarmadan, bu değeri vererek anlarsak, büyük saygı ile yüceltmiş oluruz. Modern yaşam bunu kurma yolunda ve gün görmüş ailelerde bu ortaya çıkıyor artarak. Ama gel gelelim, dinci siyaset pompası, samanaltından kadını alt sınıfında tutma, bastırma, ezmeye ülkenin özellikle büyük şehirleri dışında devam ediyor. Çünkü bu işine geliyor. Kadını mahalle baskısı ile değişik şekillerde örterek, balkona, tarlaya, hayvanların bakımına, üretime hapsederek, siyaset dışına iterek... başarılı oluyor. Kadınlarımız, genç kızlarımız daha cesaretli daha dünya görmüş olmaya risklerle devam etmeli.
Birisi kadın namusundan bahsettiğinde, kadınlar olarak lütfen "defol git" deyin. "Kendi işine bak" deyin.
Namus, kadına addedildi. Namussuzluk erkeğe yakışır. Bu da benim bu tür konularda son sözümdür.
Erhan Bey'e teşekkür ederim, büyük bir özeti geçtiği için. Hatırladık bir daha.
Neymiş; adalet, özgürlük, fırsat eşitliği, insan haklarna saygı ve sevgi.. Nereye çıkıyor? Cumhuriyet ve Atatürk ülkesine.
Bu yorum görüntülenemiyor
"Sevgimizi göstermeyi bilmiyoruz biz , bu yüzden de yaralayıp duruyoruz kendimizi" youtube.com/watch?v=VorsuRV...
"Bekir Erkol'un, eşinin ismini de koluna 'Tubam' diye kazıdığı görüldü. Adliyeye sevk edilen zanlı Bekir Erkol çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince "eşi kasten öldürme" suçundan tutuklandı."
Adını kazıyınca malı olmuş çünkü , haklısın namus önemli...
Arida hanımın "kaynak" sorusuna cevap yazmak istedim, kütüphanemde hangi kitaptan aklımda kaldığını aradım, kitabı buldum da, umarım buradan görür:
Sosyoloji Başlangıç Okumaları, Editör: Anthony Giddens, sayfa 41
Konuyu biraz daha alıntılayarak geniş tutarsam:
"..İnsan davranışına ilişkin geleneksel görüşler, genellikle uzaklara giden, maceraperest erkekler ve evde oturan dişilerin öyküleriyle doludur. Oysa genler bize farklı bir öykü anlatmaktadır. Hem Afrika hem de Avrupa'da, Y kromozomlarının DNA'sındaki bireysel varyasyonlar mitokondri DNA'sındaki varyasyonlardan çok daha fazla yerel kalmıştır. Bu da bize, aslında evde oturanların erkekler, gezginlerin ise kadınlar olduğunu belirtmektedir. Gerçekten, sözü edilen varyasyonla ilgili ayrıntılı bir çözümleme ortalama bir kadının doğurmadan önce ortalama bir erkekten sekiz kez daha uzağa göç ettiğini gösterir... Genel, barışçıl, KÜÇÜK ÖLÇEKLİ GÖÇLER erkeklerden çok dişilere özgü fenomenlerdir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.