Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

246 syf.
9/10 puan verdi
Köy Enstitüleri hakkında okurken, araştırırken daima içimde bir hüzün bulunur bu konu hakkında duygusallık boyutum çok fazla ve içimden daima şunu geçiririm "Keşke Köy Enstitülü olsaydım" diye.. Ben Eğitim Fakültesi mezunuyum lakin okuduğum üniversitede verilen eğitimden dolayı utanıyorum. Dört yıl boyunca verilen eğitim bir boşluktan
Köy Enstitüsü Yılları
Köy Enstitüsü YıllarıTalip Apaydın · Çağdaş Yayınları · 1990318 okunma
··
95 görüntüleme
Kaan okurunun profil resmi
Ben de Enstitulerin kapatılmasının ardından açılan bir kurum olan Öğretmen Lisesi mezunuyum. Teknik olarak öğretmen olmak isteyen insanların gelmesi gereken bir lise gibi görünse de, eğitim bilimleri ile ilgili lise-1'deki ilk dersi hatırlıyorum. Öğretmenimiz, hepimize hangi mesleği istiyorsunuz diye sormuştu. Yaklaşık 30 kişilik sınıftan sadece bir kişi öğretmen olmak istediğini söylemişti ve zannedersem oldu. Geri kalanimiz ise hep başka meslekler ve bence hiç kimse üzerine yeterince düşünüp de şunu şunu olmak istiyorum da dememişti. Çünkü çocukluktan itibaren hem bozuk eğitim sistemi nedeniyle hem de ülkemizin ekonomik, sosyal kemiklesmis, dallanmis budaklanmis sorunları nedeniyle hiç kendi üzerimize düşünme olanağı bulamıyoruz. Kendimizi keşfetme imkanımız ancak is işten geçmişken oluyor. Okullarimizdaki rehberlik öğretmenleri 60-70'li yıllardan kalmış anketleri adet yerini bulsun diye bize doldurturlar, biz öğrenciler okuldan veya dersten kaçmak için psikolojik sorunlarımız var diye onların yanına gider ve nihayetinde alan ve bölüm tercihi için yanlarına gittigimizde yanıt olarak hangi meslekte iş varsa ona gidip minvalinde yanıtlar alirdik. Tabi, onlar da bu konuda iyi niyetliydiler çoğu, çünkü böylesi ekonomik olarak her daim sıkıntılı ve nüfusu çok hızlı artan bir ülkede, bizi düşünerek is bulma olanağı olan mesleğe gidin diyorlardi. Ve aslında onlar da bu bozuk sistemin magdurlaridirlar. Yani soruna teşhis yapan, tedavi etmesi gereken, sorunu nihai çözme merci olanlar yani kısaca herkes bu bozuk düzenin mağduru kişilerdir bir ölçüde. Adeta Paradox yaşanıyor bu konuda. Nasıl işin içinden çıkılır ve düzeltilir bilmiyorum. Daha dün, oldukça muhafazakâr ve cok küçük bir ilçede öğretmenlik yapan bir arkadaşımla sohbet ettim. Kısaca şunları söyledi bölge hakkında: - Hemen hemen herkes burada bir kadının yönetici olamayacağı konusunda hemfikir. - Kadınların mümkün mertebe evde kalması gerektiğini düşünüyorlar. - Eğer zorunlu olmasa çoğu aile kız çocuklarını okutmayacak - Öğretmenler Odası haremlik selamlık şeklinde. - Gittiği camilerde ve duyumunu aldığı bu tarz yerlerde halka ilgili kişilerce, kız çocuklarının evde kalması yani onların yerinin ev olduğu doğrultusunda vaazlar verilmekte - Daha kötüsü birçok öğretmen de bu fikirde Ne diyeyim ki. Tek kelimeyle YAZIK.
Adem okurunun profil resmi
Çok güzel ifade etmişsin. Eğitim sisteminde bozulmalar çürümeler devam ediyor. Staj yaptığım okulda ki Denizli Merkez'de gözde bir okuldu. Türkçe derslerinde bizden sorumlu olan öğretmen sınıftan giderdi siz takılın der geçerdi. Okuma saatinde çıkarın kitapları dedim edebi değeri olan bir tane kitap yoktu hep İslami içerikli kitaplar ben orada umudumu kaybettim çünkü yarım asırdır süregelen zihniyet adalet sistemi ve eğitim sisteminde kökleşmiş durumda söküp atmak hiç de kolay olmayacak.
1 sonraki yanıtı göster
Gönül. okurunun profil resmi
Talip Apaydın o kadar haklı çıkmış ki Batın batısında sayılan benim köyümde bile bir kızın yüksek öğrenim görmesi 90'ları bulmuş. Yazarın 8yılda aldığı eğitimini okumak yaklaşık 75 yıl sonra bir rüya gibi geldi. Kalemine sağlık inceleme için.
Adem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim hocam. Güneyin güneyinde yer alan benim köyümde de kadınlar ancak 2000'li yıllarda yüksek öğrenim imkanını elde edebildi. Halbuki Köy Enstitüleri ile beraber 1940'lı yıllardan yüksek öğrenim gören köylü kadınlar vardı. Önü tıkanmasaydı şayet Anadolu kadını Cumhuriyeti çağdaş seviyelere taşıyan birinci aktör olacaktı.
Seda okurunun profil resmi
Eline diline sağlık
Adem
Adem
Hoca'm. Çok güzel ifade etmişsin içinde bulunduğumuz durumu. Eğitimcilerin eğitimlerini hakkıyla vermesine müsaade edilmeyen bir hiyerarşik yapı içerisinde olduğumuz da kaçınılmaz bir gerçek. Evet, bizler ve hatta çocuklarımız için artık geç kalındı lakin umuyorum gelecek nesiller adına yaşanmaz bu geç kalınmışlık. Liseye, üniversiteye gelmiş bir öğrencinin, bu vakitten çok çok önce evde başlaması gereken eğitim ve öğretiminin temelinin atılması,bu yaşlarında bizlere düşüyorsa buradaki ayıp asla biz eğitimcilerin değildir diye düşünüyorum. İyilikle güzellikle olmuyor ise dayatma ile olsun diyerek zorunlu kitap verdim öğrencilere,vizede % 20 etkili diye de belirttim. Ama sağ olsunlar öyle ilim irfan ile dolular ki, o yüzdeyi gözden çıkarmak pahasına kitabı bile almadılar. Çünkü bizim esamemiz okunmuyor artık. O yüzden diyorum ki eğitimin ilk aşaması olarak her şeyden önce kesinlikle velilere el atılmalı. Günümüz gençlerine, geleceğin potansiyel velileri gözü ile bakılmadıkça bu yol asla düzlüğe çıkmayacak, sarpasarıp duracak.
Adem okurunun profil resmi
Katılıyorum size. Eğitim sisteminin on yıllardır aksak oluşu birkaç neslin bazı değerlerden uzak yetişmesine sebebiyet verdi. Şuan eğitim fakülteleri cahil öğretmen yetiştiriyor bu öğretmenlerin anne babaları da kaliteli bir eğitim almadığı için nesilden nesile bir aksaklık söz konusudur. Daha önce başka yerde de değinmiştim: Devlet politikaları ile halk uyutuluyorsa bireyin kendi uyanışını gerçekleştirmesi gerekiyor. Bunun için yetişmiş ebeveynlerin çocuğu olmak da yetmiyor. Anne babası çağdaş seviyelerde olup eline okumak için bir kitap dahi alma ihtiyacı hissetmeyen insanlar, öğretmenler tanıyorum. Bir şeylerin farkında olmak adına çaba sarf etmek gerekiyor. Her şeyi akışına bırakıp "hayatı yaşamak" bireyi kurtarır ama çoluğunu çocuğunu karanlıkta bırakır
Neşe okurunun profil resmi
Ülkemizin kaybettiği en büyük değerlerden biridir “Köy Enstitüleri”. Aydınlanma yolunda yeri doldurulamamış bir eksikliktir. Gençleri eleştirecek yüzümüz yok, eğitimcilerimizin durumu ortada. Ben öğretmenler odasına girmeye tahammül edemiyorum. Az da olsa umut var dedirten bir avuç idealist öğretmenimiz var, yüz akımız.Kaleminize sağlık öğretmenim, güzel olmuş incelemeniz.
Adem okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim hocam maalesef ki içler acısı durumdayız çocukluğumdan model aldığım öğretmenlerin hayatımda olan varlığı biraz da olsa bu acıyı hafifletiyor umarım daha güzel günlerde daha güzel şeylerden konuşacak sevinçlerimiz olur ..
Esra okurunun profil resmi
Katılıyorum, gerçekten ciddi sıkıntıların olduğu sistemde eğitim aldık. En üzücüsü de şu: M. Kemal Atatürk, John Dewey’i davet ediyor, fikir alışverişi yapılıyor. İlerlemeci, yeniden kurmacı eğitim sistemi ülkemize geliyor. Köy enstitüleri açılınca John Dewey, kendi düşündüğü sistem ülkemizde olduğu için imrenerek bakıyor. Böyle bir sistem yıkılıp görünürde ilerlemeci ancak işe gelince daimici-esasici bir felsefi akımla devam ediyoruz. Bitmeyen ezberler, yazılı sözlü sınavlar, uygulamadaysa bomboş... Her neyse diyorum, emeğine sağlık, inceleme için teşekkürler:)
Adem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim 😊
Derya okurunun profil resmi
Çok yerinde bir tespit olmuş. Ben lise mezunuyum. Köyde büyüdüm ve okudum. Ama üniversiteye hazırlandığım zamanlarda dershanede öğretmenin 'ne olmak istiyorsun' sorusuna 'ne gelirse' dediğimi hatırlıyorum. Ve önüne bir hedef koymadan çalışmanın boşuna kürek çekmek olduğunu ancak yıllar sonra anlayabildim. Şu an en çok 'şimdi ki aklım olsaydı keşke' cümlesini kullanıyorum. 🤷‍♀️ @Herodikos beye katılıyorum bu konuda 👍
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Kitapla ilgili inceleme yazacaktım ki gerek kalmadı. :) Düşündüğüm, hisettiğim şeyleri sizin incelemenizde buldum. Kaleminize sağlık. Okurken ben de sürekli keşke o zamanlar okusaydım, dedim içimden. Ne büyük zenginlikmiş. Bir yandan duvar örmeyi, tarlada çalışmayı, okulun temizlik işleri, marangozluk, demircilik.. diğer yandan keman, mandolin çalmayı, dil öğrenmişler. Her şeyden öte zorluklarla mücadele etmeyi öğrenmişler. Ezberci bir sistemde değil; anlayarak, kavrayarak ve severek öğrenmenin önemini anlamışlar. Günümüzde bu eğitim siteminden ne kadar uzağız. Okurken sürekli nasıl oldu da bu kadar geriye gitmişiz diye düşündüm durdum. Öğretmen olmanın, öğretmenin bile eski değeri kalmamış, maalesef.
Adem okurunun profil resmi
Yorumunuz için teşekkür ederim. Ne yazık ki bilinçli bir karalama kampanyası ile köy enstitüleri kapatıldı. Türkiye tarihinde yapılan en büyük hata da bu oldu.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.