Cinselliğin gelişimi, 1900-2010 yıllarını kapsayan bir dönem beş bölüme ayrılarak incelenmiş. Bu sayede evreler arasındaki geçişleri daha net görebiliyorsunuz.
Örneğin, I. Dünya Savaşı öncesi dönemde devletlerin cinsellik üzerine yürüttüğü politikalar, cinselliğin bu dönemde nasıl algılandığı, evliliklerde cinselliğe bakış açısına değinmiş.
Genel hatlarıyla da; Kiliselerin doğum kontrol yöntemlerine, kürtaja ve cinselliğe karşı yaklaşımları, bu yaklaşımların toplum ve devlet politikaları üzerindeki etkisi ve Dünya Savaşları’ndan sonraki dönemde Kilise’nin cinselliğe karşı duruşu mercek altına alınmış.
Nazi Almanyası’nda yaşanan toplu katliamlara ek olarak gerek toplama kamplarında bulunan insanlara gerekse dışardaki eşcinsellere yapılan cinsel tacizler, cinsel aşağılamalar ve zaman içinde Nazizmin cinselliğe karşı duruşundaki değişime yer verilmiş.
Günümüzde ise cinselliğe yüklenen yeni anlamlar, cinsellik üzerinden yürütülen devlet politikaları anlatılmış.
Kitapta beni en çok etkileyen kısımlardan biri şüphesiz ki Nazi Dönemi Almanyası’nda yaşananlar, devletlerin ve kutsal kabul edilen mercilerin doğum kontrol yöntemleri ve kürtaja karşı yaklaşımlarının altında yatan nedenler oldu.