-BENİM HÜZÜNLÜ KİTABIMGabriel Garcia Marquez’den okuduğum ikinci kitap “BENİM HÜZÜNLÜ OROSPULARIM”.
Kitap hakkında yoruma geçmeden önce sırf ismine bakarak kitabı yargılayan ve bu kitabı okuyanları utanmaz adlandıran “ahlak bekçileri”mize değinmek istiyorum. Keşke utanma duygunuzu bu kitabın ismine gösterdiğiniz gibi gerçek hayatta da gösterebilseniz.
Daha bir kadınla konuşmasını bilmeyen gelmiş hayatta belki de en çok duyduğu ve kullandığı kelime kitapta olduğu için medeniyet, utanma taslıyor. Bir sözün anlamının kötü olması o sözün kullanılmayacağı anlamına mı geliyor?
Gerçek yaşantıda ağızda kullanılınca utanma gerekmiyor da kitapta olunca mı utanma gerekiyor? Bu kitabı okuduğum için “okur “ sayılamazmışım. Neden? Çünkü utanma duygum yokmuş(!)
Allah bizleri böyle “ahlak bekçileri”nden korusun!
Gelelim kitaba. Marquezin kalemini çok severim. Özellikle de mekanı, insanları canlandırmasını. Herşeyi en ince ayrıntısına kadar canlandırmayı gerçekten çok güzel yapabiliyor.
Konusuna gelecek olursak 90 yaşına kadar hayatında hiç aşık olmamış, gününü kadınlarla geçirmiş bir adamın aşkı tatmasından bahsediliyor (“Elli yaşıma kadar en azından bir kez birlikte olduğum beş yüz on dört kadını bulmuştu liste”.). Kitapta beni rahatsız eden konu kızın yaşı oldu. 14 yaşında bir çocuğun “kadın” olarak algılanmasını sevmedim. Ve kızın sürekli uyuması. Adam her defasında geldiğinde uyumuş oluyor. Ama sonda sorulunca kız sırılsıklam aşık olmuş. Uyuyordun sen. Ne ara aşık oldun?:D
-"Dünyada tek başına ölmekten daha büyük bir felâket olamaz."
Hayatında hiç gerçek aşkı tatmamış ölen kaç milyon insan vardır kim bilir... Kitabın en sevdiğim yanı yaşın kaç olursa olsun aşkı bulabileceğini insana göstermesi. Aşık olmadan ölmememiz dileği ile:)