Gönderi

Ahmedi
Kadüñ ar’ar saçuñ anber tenüñ nesrîn beñüñ müşkîn Gözüñ nerges sözüñ şekker yüzüñ lâlâ dişüñ lü'lü' (Boyun ardıç, saçın amber, tenin yaban gülü, benin miskli; gözün nergis, sözün şeker, yüzün lâle, dişin inci.) Dağ servisi yahut ardıç ağacı demek olan '"ar'ar" edebiyatta güzel ve mütenasip boy için benzetme unsuru olarak kullanılagelmiştir. Şaç güzel kokusu sebebiyle ambere; ten ise beyazlığı sebebiyle "nesrîn"e [= yaban gülü] benzetilmiştir. Benin "müşkîn" [= misk kokulu] oluşu, eskilerin misk veya amberi bir çeşit reçine ile karıştırıp yüzlerine yapıştırmak suretiyle yaptıkları sun'î benler sebebiyledir. Bu benler o günün anlayışına göre yüze bir güzellik kazandırdığı gibi, hoş bir koku saçtıklarından edebiyatta ben daima "hâl-i miskîn" [= misk kokulu ben] şeklinde geçer. Gözün nergise benzetilmesi, bu çiçeğin ortasının âdeta bir göz biçimini andırmasından kaynaklanmaktadır. Sözün şeker olarak tarif edilmesi, övülen şahsın tatlı sözlerine imada bulunmak içindir. Parlak anlamına gelen ve "lü'lü"' [= inci] ile birlikte bir ses uyumu oluşturmak üzere daha çok "lü'lü'-i lâlâ" [= parlak inci] terkibi ile kullanılan "lâlâ" kelimesi aynı zamanda bir bitki ismi olarak beyit içinde geçen arar, nesrin, nergis gibi isimlerle uyum oluşturmaktadır.
Sayfa 9 - YKY
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.