Tapınakçılar yoksulluk andı içmişlerdi, ama soylu bir zümrenin şatafatı, yeni tüccar sınıfının açgözlülüğü, bir silahşörler topluluğunun yüzsüzlüğüyle yaşıyorlardı.
Çok geçmeden alttan alta bir homurtu başladı: Tapınakçılar, eşcinsel, sapkın, nereden geldiği bilinmeyen sakallı bir başa tapan putatapanlardı; belki de İsmailîler’in gizlerini bölüşüyorlardı; Şeyh’ül-Cebel’in* Haşhaşînler’iyle alışverişleri vardı. Filip’le danışmanları bu söylentiden yararlanmışlardı.