Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yavuz Sultan Selim, babasının zamanında Trabzon valisi iken bir derviş kıyafetine girip İrana gider; kasdi o memleketin ahvalini gözile görmektir. Tebriz şehrinde misafir olduğu handa satranç oynayıp herkesi yenmeğe başlayınca satranç meraklısı Şah İsmaile haber verilir, o da dervişi huzuruna davet eder. Sultan Selim ilk oyunda hatır sayarak yenilir, fakat ikinci oyunda Şaha aman vermeyip mateder. Şah kızar ve elinin tersile dervişin çıplak göğsüne vurarak: -Bre derbeder Aşık! Hiç Şah olanlar mat edilir mi? Edebin yok imiş! der ve Şehzadeye bin altın ihsan eder. Derviş huzurdan çıkıp atına bineceği sırada o bin altını kesesile beraber kimseye göstermeden binek taşının alına saklar. Ertesi gece Tebrizden kaçıp Trabzon yolunu tutar. Aradan yıllar geçip de Yavuz Selim Padişah olduktan ve Şah İsmaili Çaldıranda mağlup ederek Tebriz şehrine girdikten sonra Şah sarayına gider ve Sekbanbaşı Balyemez Osman Ağaya: -Osman Ağa! Şu kapı eşiğinde Şahın ata bindiği taşın altında kendi elimle konmuş bin altın vardır, helal maldır, sana hediye ettim! Der. Herkes hayretle bakışır.Osman Ağa taşı kaldırır. Kesesi çürümüş , bin altın bir kor yığını halinde dururmuş.
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.