Gönderi

134 syf.
10/10 puan verdi
Yaratılan ihtiyaçlar, toplum içindeki insanların topyekûn sömürülmesine ve bağımlı olmalarına yol açar. Dinde insanlar nasıl ki, benliklerinin güçsüz yönlerini Tanrı kavramıyla örtmeye çalışıp, ruhlarını bir papaza emanet edebiliyorlarsa, ihtiyaç yaratma olayı da buna benzer; Adeta bir insana gidip; "Arkadaşım, al, sana ihtiyaç duyduğun şeyi veriyorum; ama benim vazgeçemediğim (conditio sine qua non; olmazsa olmaz) kuralımı biliyorsun. Bana nasıl bir bağla borçlandığının farkındasındır umarım. Yani ben. senin bir ihtiyacını tatmin ederken, seni bağlıyor ve kelepçeliyorum" demek gibidir.) İşte insanlar, en saçma fikirleri bile karşısındakilere bir ihtiyaçmışçasına sunmakta, onların içinde bazı hastalıklı arzuları ortaya çıkarmakta ve bu insanların güçsüzlüklerinden faydalanarak, onlara bu ihtiyacı satmakta, sonra da bu hizmetinin ücretini, utanıp sıkılmadan talep etmektedirler." Bu türlü yabancılaşmış ihtiyaçlara boyun eğen bir insan, "hem ruhsal ve hem de bedensel olarak insanlık dışı bir varlık haline gelmiş demektir... Böyle birisi, adeta kendi kendine işleyen bilinçli bir eşya olmuştur." Artık bir eşya-insan haline dönüşen ve kendine yabancılaşmış ihtiyaçlann bağımlılığına giren bu varlık, dış dünya ile yalnızca tek bir kanaldan ve ancak tek bir yolla iletişime girebilmektedir. Bu yol da, dış dünyaya sahip olmak ve onu tüketmek biçiminde ortaya çıkmaktadır. İnsanlar yabancılaştıkça, sahip olmak ve tüketmek (kullanmak) davranışları, dış dünya ile olan iletişimlerinin tek yolu haline dönüşmektedir. Halbuki "Ne kadar az isen, yaşamını ne kadar az görkemli kurmuşsan, o kadar çoksun demektir ve görkemsiz yaşamın da o denli büyüktür."
Marx'ın İnsan Anlayışı
Marx'ın İnsan AnlayışıErich Fromm · Say Yayınları · 2014210 okunma
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.