Gelişmekte olan kitle hareketlerinin aile kurumuna karşı tutumları oldukça
ilgi çekicidir. Çağımızın hemen hemen bütün kitle hareketleri, başlangıç
aşamalarında, aileye karşı düşmanca tavır takınmışlar ve aile birliğini gözden
düşürmek ve zayıflatmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Bunu yapmak
için, aile reislerinin otoritesini küçümsemişler; boşanmayı kolaylaştırmışlar;
çocukların beslenme, eğitim ve eğlenme işlerinin sorumluluğunu üzerlerine
almışlar ve gayri meşru ilişkileri teşvik etmişlerdir. Kalabalık konutlar,
sürgün, toplama kampları ve yıldırma hareketleri de ailenin zayıflaması ve
yıkılmasına yardım etmiştir. Diğer yandan, başlangıç devresindeki
Hıristiyanlığın aileye karşı takındığı düşmanca tavır, bugüne kadar hiçbir
kitle hareketi tarafından bu kadar açıkça ortaya konulmamıştır. İsa
peygamber demiştir ki: “Çünkü ben oğul ile babasının ve kız ile anasının ve
gelin ile kaynanasının arasına ayrılık koymaya geldim ve bir erkeğin
düşmanları kendi ev halkı olacaktır. Babayı ve anayı benden çok seven bana
layık değildir; oğlunu veya kızını benden çok seven bana layık değildir.”