Allahın belası göçmenler! Göz açıp kapayana kadar sahip çıkarsınız toprağa, değil mi? Pişman edeceğim seni bu yaptığına. Babanın malı mı sandın burayı? Defol bakalım şimdi.
Sonra küçük, yeşil havuç yaprakları tekmelenir, şalgam yapraklarının üzerine basılıp iyice ezilir. Hemen arkasından Jimson yaban otları tekrar sarar orayı. Ama polis haklıdır. Bir ürün yetişirse... mülkiyete yol açar o iş. Toprak çapalanır, biten havuçlar yenirse, insan dövüşür bile ürününü yediği toprak için. Çabuk çıkarmalı onu buradan! Kendinin sanır sonra. Jimson otları arasındaki bir karış toprak için dövüşürken ölmeye bile razı olur. Şalgamları tekmelerken nasıl bakıyordu, gördün mü? Öldürür bile böyleleri. Bu herifleri hep bastırmak zorundayız. Yoksa bütün memleketi alırlar elimizden. Bütün memleketi alırlar.
Dışarlıklılar, yabancılar.
Evet, biliyorum, aynı dili konuşuyorlar. Ama aynı değiller yine de. Baksana nasıl yaşadıklarına! Bizlerden kimse öyle yaşar mıydı Asla!