Karartılan salon ve taziye mektubu gibi siyah bantlarla çerçevelenen perde elbette
insanları etkileyen özel koşullar sunar - hiçbir alışveriş, dolaşım, dışarıyla hiçbir iletişim
yoktur. Projeksiyon ve yansıma kapalı bir mekânda gerçekleşir ve orada bulunanlar
bilseler de bilmeseler de (ki bilmezler) kendilerini zincirlenmiş, yakalanmış, tutsak edilmiş
bulurlar... Sinemasal ayna-perdenin paradoksu hiç kuşkusuz "gerçekliği" değil imgeleri
yansıtmasıdır. Her halükârda bu "gerçeklik" izleyicinin başının arkasından gelmektedir;
izleyici dosdoğru buraya baksa, üstü kapatılmış bir ışık kaynağından çıkan hareketli ışık
demetlerinden başka bir şey görmeyecektir.